04 Mayıs 2019

Güncelleşen Yazı

       
Belediye’de, Adliye’de, devletin bazı kurumlarında işlerin yavaş işlemesine katlanamıyoruz. Özelleştirmeleri bu yüzden seviyoruz. Kaynak yaratıyor, şehrin önünü açıyoruz. Devletimizin binalarını, tesislerini arazileriyle birlikte alıp millet açlığını gidersin istiyoruz.
Zonguldak Sevdalıları'ndan 
demokrasi güçlerine bin selam!
İbrahim Akyürek
Biz Zonguldak Sevdalıları yaşadığımız şehrin taşına toprağına, denizine hayranız. Yumuşak başlı insanını, emekçisini, sanatçılarını çok severiz. Mücadelelerini destekleriz. Atatürkümüzü de severiz. Dinimiz konusunda tutucu değiliz. Zaten yemeli içmeli hizmetlerde payımız vardır.
Biz kimiz? Büyük küçük işadamından, mahalle arasındaki esnafa; çaycısından büfecisine, ihale işlerine takılandan sıradan maden işçisine, devlet memuruna bu şehrin sevdalısıyız.
En büyük hatamız aceleci olmamız. Boş arazi, deniz kıyısı, kaldırım görünce elimizde ne varsa oraya yatırmak, uysal halkımızın aç fertlerine ekmek yedirmek telaşı içindeyiz. Belediye’de, Adliye’de, devletin bazı kurumlarında işlerin yavaş işlemesine katlanamıyoruz. Özelleştirmeleri bu yüzden seviyoruz. Kaynak yaratıyor, şehrin önünü açıyoruz. Devletimizin binalarını, tesislerini arazileriyle birlikte alıp millet açlığını gidersin istiyoruz. Kabul edersiniz ki, aç insanlar hemen çete kurup, mafyalaşıp huzur kaçırır. Aile içi şiddet artar, birbirlerini katlederler.
Bu tek caddelik şehirde bizim de hatalarımız oluyor. Özellikle sanatçı, gazeteci büyüklerimize. Ne var ki, her zaman yanımızda olan basın zaman zaman bizi üzüyor, kızdırıyor.
Biz duygusal insanlarız, unutmayın. Belki aşırı alınganlık yapıyor, acele tepki veriyoruz. Bu yüzden üç karikatürist abimizi korkutarak üzdük. Gazeteci abilerimize kafamızla, adamlarımızla giriştik. CHP binasında taşkınlıklar yaptık, laik ellerimizle adaleti sağladık. İki fotoğraf sanatçısı abimize haklarını aramanın ne demek olduğunu sertçe hatırlattık. Bir fotoğraf ustası abimizin, ekmeğimizle oynayan imza toplama işine girmesine, basına haber vermesine bozulduk iki psikopat göndermekle tehdit ettik. Bir ünlü sendikacıyı, bir maden mühendisini çoluk çocuğundan ayırdık, toprağa altına yolladık. Eskiler bilir, şehirlerarası yolcu taşımacılığına girmek isteyen yeni firmaların araçlarını Asma yolunda kurşunladık. Yıllanmış işçilerimizi kovmayı yurtsever bileklerimizle bizzat yaptık. Sınıf atlamak isteyen küçük hırsızlara böylece sosyal mesaj göndermiş olduk. Boşanma işlerine bile bulaştık, dükkanların devir işlerinde görevler aldık. Maden işçisi olarak çalışırken keyfimize karışan mühendisleri tehdit etmeyi alışkanlık haline çevirdik. Parti delegesi olmanın verdiği cesaret ve işçi halimizle mühendislere hava attık.
Zonguldak-Kozlu sahil boyunu, Kozlu’nun tepelerini, Kilimli’yi, Gelik’i, Muslu’yu, Filyos’u çok sevdik. Kilimli'nin taşı ve toprağı, ÇATES’in elek ve tartılarıyla bir kale inşa ettik. Kozlu Kavaklık'da "milli emlak savaşları" verdik, vurduk vurulduk. Çok sevdiğimiz, içinden pek ayrılmadığımız şehrin belediye binasında gürültü çıkardık, bizi hep destekleyen belediye başkanlarımızı üzdük. Küçük esnafın bile gariban zabıtaları dövmesine ses çıkarmadık. Kredi kartı ile borca batan emekçi halkımıza para bulduk. Halk arasında “tefecilik” denen hizmeti yirmi yıldır Ereğil’den Kilimli’ye her yerde biz verdik. Keşke bu işi fazla abartmasaydık.
Mutsuz iş erkekleriyiz, 
sevgi ve ilgiye olan ihtiyacımız 
sanatçılarla ortak
Maden işçilerinin Büyük Ankara yürüyüşü sonrası oluşan çoşkuyla İstanbul Sarıyer'de kurulan madenci konut kooperatifinin en baştan zor zamanında yanında olduk, madenci ailelere el attık. Büyük deprem sonrası değeri kat kat artan bu konutlarda şimdi madenci aileleri olmasa da, biz sevdalılar emeğin başkentini gururla temsil ediyoruz. Buradaki konutlarla ilgili yapılan "solcu yandaşların gemicikleri" benzetmesini kötü niyetli buluyoruz.
Yukarıda saydığımız hatalar karşısında hoşgörüsünü, anlayışını esirgemeyen, sessizliğini koruyan başta Zonguldak Barosu olmak üzere demokrasi güçlerine, sendikalara, sosyalistlere ve öteki bileşenlere tek tek teşekkür ediyoruz. Bize bu günleri gösteren büyük asker Kenan Evren’in geçmişte şehrimizi ziyaretinde gördüğümüz gibi bazı bileşenlerin bizi desteklemesini asla unutmuyoruz.
Sanatçılarımıza, yazarlarımıza, aydınlarımıza da teşekkür ediyoruz. Gönüllü olarak, para almadan televizyonlarımızda program yaptılar, gazetelerimizde yazdılar, çizdiler, araştırmalar yaptılar. Halkla ilişkiler konusundaki düşüncelerini paylaştılar, işlerimiz konusunda akıl verdiler. Onların sevgi ve ilgiye olan ihtiyaçları; biz sevdalıların ilgi ve sevgiye olan ihtiyacıyla çakıştı, ruhsal kardeşliğimiz pekişti.
Ayrıca; demokrasi güçlerinin gezi parkı, ayakkabı kutusu ve termik santral eylemleriyle zirveye çıkan mücadelesine az zaman ayırsak da destekliyoruz, içinizdeydik zaten.
Bayrağımızı, vatanımızı, savcılarımızı, yeşili, polisimizi, denizi, belediye başkanlarımızı seviyoruz. Bu öyle sevgi ki, kendi çoluk çocuğumuzu, işçimizi, eski siyasi mücadele arkadaşlarımızı sevmeye vakit bulamıyoruz.
Biz her siyasi görüşten duygusal, belki bu yüzden çoğu zaman içki, kumara takılan, çocuklarını ihmal eden mutsuz iş erkekleriyiz. Aceleciyiz, çabuk kızıveriyoruz, sizden tek arzumuz bizi üzmeyin.  
Selamımızın sonuna yaklaşırken Muslu’dan, Filyos’dan, Kilimli’den, Kozlu’dan, İstanbul Sarıyer’den, Irak Erbil’den, Demokrasi Platformu dinlenme tesislerinin hemen karşısındaki tepeden demokrasi güçlerine gezi ruhu ile perçinlenmiş yurtsever selamlarımızı gönderiyoruz.
     
 Nisan 2014