İbrahim Akyürek
Geçtiğimiz günlerde 11.İstanbul Bienali çalışmalarını izlemek için Tophane’deki eski tütün deposu ve Karaköy Rıhtımı devamındaki eski antrepo binasındaki sergilere kapandım.
Durup dururken izleyiciler arasında kadınların fazlalığı dikkatimi çekti. Her 10 kişiden 8’i gibi…
Dönüşte otobüste yan ve ön koltuklarda aynı anda 4 kişiyi kitap okurken bulduım: 1 erkek, 3 kadın…
Kendi çapımdaki anketin sağlamasını da yapmış oldum böylece.
Aslında sonuç benim için yabancı değildi. Özellikle son beş yıldır kadınların sanata ilgisinde bir artış var. Kitap satıcılarına sorun müşterileri arasında kadınların sayıca üstünlüğünü söyleyebilir.
Yakından biliyorum; ZOKEV fotoğraf kurslarına kayıt olanların ezici çoğunluğu son yıllarda artık kadın. TED Zonguldak Koleji’nde, Çelikel Lisesi’nde, Filyos Sanat Buluşmaları’nda gerçekleştirdiğimiz fotoğraf etkinliklerine katılan öğrencilerin, gençlerin %70’i kızlardan oluşuyordu.
Filyos’da yaşlıca birisine bunun nedenini sorduğumda; erkeklerin ya sporda (futbolda), ya balıkta ya televizyon (internet) başında olduğunu söylemişti.
Bunu bizim kentin yetişkinlerine uygularsanız ya kahvehanelerde, ya lokallerde alkol, kumar, at yarışı ya da parti binalarında politik gevezelik peşinde olarak açıklayabilirsiniz.
Gözlediklerimden çıkardığım yorum şu; önemsiz, değersiz görülenin bir ayaklanması bence bu.
Uğradığı haksızlığa karşı çıkan toplum kesimlerinin (cins, ırk, ulus, sınıf, göçmen) en azından bir arayışa, yenilenmeye, değişime, sokağa, sanata gereksinimi oluyor. Kölelikten bu yana yeryüzü dersleri arasında bu var.
Kadınlar doğrudan iletişime, sorun çözmeye önem verdikleri için toplumsallaşma sürecini artık ev dışına taşırmak isteyebilirler. Sanatı da içine alan sosyalleşme çalışmalarına katılma arzuları eşitlikten yana erkekler için bu yanıyla bir fırsat.
60’lı, 70’li yıllarda, gençliğimizde dünyada ve ülkemizde kitap okuma ve fikir tartışması yaygınlığı sisteme isyan duygularının enerjisi içinde yer bulmadı mı?
Ülkemize bakarsak o yıllardan günümüze, Ankara’nın asker ve sivillerden oluşan gerçek sahipleri baktılar ve dediler ki; toplum aldı başını gidiyor. Gördüler ki, haber verildi ki; toplum kendilerinden ileri, uyanık ve bilinçli…
Darbelerle balyozlaya balyozlaya şimdiki uygun düzeye getirdiler ki; yönetmesi, kandırması, sanattan, bilimden uzak tutması kolay olsun.