Açılın Mısır’ın bakkalları,
BİM geliyor!
BİM geliyor!
İbrahim Akyürek
Dün Irak, Tunus, Mısır, Libya; bugün Suriye konusundaki haberlere/yorumlara baktığınız zaman sanki bir futbol maçının teknik
açıklamasından sözediliyor. Birbirine girmiş taraflar yani mezhepler, halklar, milletler...
Yüzdeler, rakamlar, isimler...
Dünkü politik baş aktörler, bunlara neler olacağı,
yeni beklenen isimler... Giderilmesi gereken hedefler; işsizlik, yoksulluk; ulaşılması
çizilen hedefler; demokrasi, reform, değişim, diktatörlerin gitmesi...
Hangi ülkeler hangi ülkeleri destekliyor... ABD, AB, Rusya, Çin, Müslüman Kardeşler, Hamas olup bitene nasıl davranır falcılığı...
Hangi ülkeler hangi ülkeleri destekliyor... ABD, AB, Rusya, Çin, Müslüman Kardeşler, Hamas olup bitene nasıl davranır falcılığı...
Ortalıkta dolaşan strateji uzmanlarının o soğuk,
dingin, sanki maç sonucu tahmin etmeye ayarlanmış, özgüvenli suratları insanı
tedirgin ediyor. Bu insan acısını hissetmeye kapalı suratlar aradan çekilse de
sorunu doğrudan yaşayanları dinlesek beklentisi artıyor.
Dikkat edin strateji uzmanları hiçbir zaman bize doğrudan
paradan yani ekonomik sistemden, ezenden-ezilenden, sömürenden-sömürülenden sözetmiyor.
1990’ların başından bu yana Yugolavya’dan kaç tane
devlet çıkardılar. Avrupa’nın ortasında Paris’e, Berlin’e, İstanbul’a birkaç saat
uzaklıktaki yerlerde binlerce insan öldü. 12.Yüzyıldan kalma tarihi, turistik kaleler,
binalar yüzyıllar sonra bombalarla yeniden tanıştı. Olanı biteni anlatmaya
çalışan kitaplara, yazılara baktığınız zaman yine haritalar, mezhepler,
halklar, yüzdeler, demokrasi, reform, özgürlük, liberalizm, petrol, Obama, Putin, yatırımlar…
Ancak yaşamın akıp giden gerçeğinin gazetelerden, sol yayınlardan
gerçekleşen sızıntılarına baktığınız zaman kafada şimşekler çakmaya başlıyor.
BİM, artık Mısır’a girecekmiş
Bu yılın Mart ayında gazetelerde bir haber yer aldı.
BİM, artık Mısır’a "girecekmiş". Aynı haberin bir başka başlığına göre Mısır’ı “fethedecekmiş”.
Nedenlerden biri bu ülkenin Ortadoğu’nun üretim üssü olması, diğeri parakende
pazarının %95’inin bakkallardan oluşmasıymış. Bu da ciddi bir potansiyelmiş.
Bu haberdeki ve öteki tüm ekonomi haberlerinde rastlanan, giderek yaygınlaşan “girme”,
“üs”, “strateji”, “fetih” sözcüklerinin savaş/şiddet terimleri olduğunu öncelikle anımsatayım.
Sonra, fethedilecek alanın Müslüman bakkalların bölgesi olduğuna ve bizdeki BİM’lerin
kapısını Cuma namazı saatlerinde kapattığına dikkatinizi çekeyim.
Marketlerin bakkallara saldırması benim için yeni
değildi aslında. 1977'den bu yana İsveç’de yaşayan, kapitalist yabancılaşmayı iyi tanıyan Muammer
Özer’in bıraktığı kısa filmleri, belgeselleri çeşitli etkinliklerde gösteriyorduk.
Yönetmenin göçmenlerin aşağılanmasını konu alan kısa filmlerinden birinde (yanılmıyorsam 1980 yapımı "Toprak Adam") üzerinde “Market”
yazan maket biçiminde tasarlanmış bir canavar dişleriyle bakkalları yiyordu. O
yıllarda (90’ların hemen başı) az sayıda Gima, Migros ve kamu-sendika kooperatifleri dışında
büyük satış noktaları yoktu. Her endişeli sanatçı gibi Yönetmen bakkalların
başına gelecekleri önceden sezdirmeye çalışmıştı.
Sadece bakkal-market, küçük-büyük ilişkisi bile “Arap
Baharı”nın içeriğini; ya da Irak’ın, Yugoslavya’nın işinin bitirilmesi ile ne yapılmak
istendiğini açıklıyor. Daha fazlasıyla 24
Ocak yeniden yapılandırma programlı 12 Eylül darbesi ile Türkiye’nin işinin
bitirilmesini açıklıyor.
BİM haberi durumu açıklamada yetersiz derseniz,
ülkemize gelen Kosova Başbakan Yardımcısı'nın geçen Nisan ayında gazetelere
yansıyan çağrısını aktarayım. Ülkesinde ABD ve uydusu Türkiye’nin
bayrakları, sermayesi dalgalanan bu çılgın kadın madenleri, tütün-tekstil fabrikalarını,
elektrik dağıtımını özelleştiriyoruz, ne olur Kosova’ya gelin diye yalvarıyor neredeyse.
Ya Irak’ın Kuzeyine ne dersiniz? Türkiye'den 1200'e yakın şirket buralarda cirit atıyormuş. Bu şirketlerin AKP’li, MHP’li, CHP’li, BDP’li
patronları; kasası kocaman “Alevi, Sünni,
Kürt, Arap, Şii, Laz, Çerkes, Gürcü” ortakları Erbil’de yükselen taze devletten
payını alırken; yoksul-çaresiz gençlerin payına da emeklerini satmak, borç, göç, mayın, bomba,
şehitlik düşüyor.