30 Ekim 2013

İspanya'da Maden Ocağı Kazasına 48 Saatlik Protesto
İspanya'da maden ocaklarında son 18 yılın en büyük kazası olarak gösterilen olayda 6 kişi hayatını kaybederken, 4'ü ağır 5 maden işçisinin de hastaneye kaldırıldığı belirtildi. Yetkililerden tarafından yapılan açıklamada, kömür madeninde 15 kadar işçinin kazı yaptığı bir ocağın yakınlarında kokusuz, gürültüsüz ve büyük çapta bir metan gazı kaçağı olduğu, işçilerin koruyucu maske takmaya ve kaçmaya fırsat bulamadıkları ifade edildi.

http://www.haberler.com/ispanya-da-maden-ocagindaki-kaza-5229971-haberi/

28 Ekim 2013

    
CHP'nin Yol Vergisi ve Milli Koruma Kanunu

Çalışma yükümlülüğü de sert şekilde uygulanıyordu. Edirne, Safranbolu, Van, Diyarbakır, Bitlis ve Siirt’te özel nakil araçlarına ücretli iş yükümlülüğü getirildi. İstanbul dışındaki illerde oturan çalışabilir durumdaki işsizler ve yaptığı iş oturduğu yerden ayrılmasına izin veren kişiler yılda en fazla 5 ay olmak üzere, hükümet için çalışmak zorundaydılar. Bu zorunlu çalışma ağırlıklı olarak Garp Linyitleri Ocakları’nda, Soma, Değirmisaz ve Tavşanlı Linyit Havzaları’nda uygulandı. Vakit Gazetesi’nden Asım Us, 1938’de ziyaret ettiği Zonguldak bölgesindeki çalışma koşullarını şöyle anlatmıştı: “Çatalağzı’nı gördükten sonra trene dönerken köylüler arasında bir konuşma yaptık. Birisi, her gün dört saat yürüdükten sonra maden kuyusuna geliyor, sekiz saat çalışıyormuş... Havzada kim bilir bunun gibi daha neler var?” 
 Ayşe Hür    Radikal  
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/chpnin_yol_vergisi_ve_milli_koruma_kanunu-1157547


26 Ekim 2013

Trafik Üzerine Düşünenlerin Düşüncesi Sergisi  
28 Ekim'de açıldı
Zonguldak'ta SergiOdası'nın hazırladığı "Hayatımız Trafik" Etkinliklerinin Dördüncüsü 28 Ekim-28 Kasım 2013 tarihlerinde gerçekleşecek. Etkinlikler arasında yer alan "Trafik Üzerine Düşünenlerin Düşüncesi Sergisi"nde 29 yazarın metinleri yardımıyla trafik kazalarının; tüketim, ölüm, hız, doğa, suç-suçluluk ve iktidar ilişkisi içindeki yeri tartışmaya açılıyor. Sergi, 28 Ekim-28 Kasım 2013'de, Saat 14.00-18.00 arası SergiOdası'nda açık kalacak.
Sergide; Jean Baudrillard, Giovanni Arrighi, Claude Adrien Helvétius, Ünsal Oskay, Zygmunt Bauman,  Russel Jacoby, Eduardo Galeano, Milan Kundera, Gündüz Vassaf, Yaşar Çubuklu, John Fowles, David Harvey, Deborah Lupton, Mehmet Ali Kılıçbay, Serol Teber, Max Horkheimer, Birol Güven, Ali Akay, Theodor W.Adorno, John McKnight, Erich Fromm, Marya Mannes, Charles-Edouard Jeanneret,  Nurdan Gürbilek,  Alfred Adler, Barry Sanders, Raoul Vaneigem ve Güven Savaş Kızıltan'ın kitaplarından seçilen 40 metin büyültülmüş olarak sergilenecek. Metinlerin seçimini ve sunumunu İbrahim Akyürek hazırladı.
"Hayatımız Trafik" Etkinliği, ülkemizde otoyol güvenliğini tartışmaya açan tek muhalif kültür etkinliği. Soğuksu Şehir Kitaplığı ise içinde Türkiye'nin ilk Trafik Güvenliği Kitaplığı'nı barındıryor.
     


20 Ekim 2013

    
Hepsi tamamlanırsa Karadeniz'de 406 HES olacak!

Yaprak Koçer'in Doğan Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre Karadeniz Bölgesi’nde işletmede 95, inşa aşamasında ise 58 hidroelektrik santrali var. Proje, fizibilite, ön inceleme ve Su Kullanım Hakkı Anlaşması kapsamında da 253 Hidroelektrik Santrali (HES) projesi bulunuyor. Toplam 406 projenin maliyeti yaklaşık 16 milyar dolar. Karadeniz'de bulunan HES’lere çevreciler karşı çıkmaya devam ederken, bir yandan da hukuk mücadelesi veriliyor.
http://t24.com.tr/haber/hepsi-tamamlanirsa-karadenizde-406-hes-olacak/242072

     
 KONUYLA İLGİLİ İKİ  BELGESEL

17 Ekim 2013


                                                                                                                      
"Trafik Terörü"
  İbrahim Akyürek   

Kurban bayramındaki trafik kazalarında iki genç fotoğrafçı arkadaşımızı Gökhan Yalta ve eşi Evren Yalta’yı yitirdik. Araçlarına bir tankerin vurması sonucu yanarak öldüler. Daha önce fotoğrafçı Sami Güner’i, Nermi Erdur’u, Önder Afşarkoca’yı yollarda yitirmiştik. Fotoğraf çevremizden Candeğer’in annesi İstanbul trafiğinde öldü. Selim’in annesine , son seçimlerde Demirel’in arabasına eşlik eden trafik polisi araçlarindan biri çarptı. Çarpmakla kalmadılar kaza tutanağı üzerinde kendi lehlerine olacak şekilde oynadılar.
Temmuz 1993  :  Fotoğraflar: Gökhan Yalta http://67kentimiz1.blogspot.com/
       

Maden işçileri kenti terk ediyor

Velioğlu, "Madencilik sektöründeki kayıp diğer sektörleri de etkiledi. Esnaf, çarşı, bakkal, sanayi ile beraber 8 bin kişilik kayıp. Bunların da 5-6 bininin başka şehirlere göç ettiğini görüyoruz. Sadece Kilimli bölgesinden 20-25 civarında otobüs madencileri Soma bölgesine götürdü. 2 bin 500 civarında madenci Soma ve Balıkesir bölgesine gitti" dedi.
http://www.gercekgundem.com/?p=572599 

16 Ekim 2013



Kaçak ocakta ölümü beklemek
4 saat göçükte kaldım. Toprak gömdü beni. Ama arkadaşlar kurtardı. 13 gün hastanede yattım. Diğer kazada yüzüm parçalandı, kollarım, bacaklarım yandı. Bugüne kadar belki 15 ameliyat oldum. Bacağımdan yüzüme parça aldılar. Şimdi yine çalışıyorum. Korkuyorum ama yapacak başka bir iş yok. Korksan ne olacak? Gideceksin sonuçta. Garsonluk yapsan, alacağımız günlük 20 lira. Hiç olmazsa burada asgari ücretin biraz üzerinde alıyoruz da ev kiramızı ödeyip, çocuklarımızı okutabiliyoruz.”
http://www.evrensel.net/haber/70207/kacak-ocakta-olumu-beklemek.html#.Ul7eAG3zTBI 

Kelebeğin Rüyası ve Bir Zonguldak

E.Attila Aytekin

Zonguldak’a gidip Zonguldaklılarla konuştuğunuzda çoğunda güçlü bir nostaljinin var olduğunu gözlemleyebilirsiniz. 1970’lerin sonundan beri gerileyen madenciliğin, Özal’lı yıllarda yaşanan saldırıların, süren özelleştirmelerin, işsizliğin, artan iş kazalarının, sermayenin kente vurmaya başladığı damganın yarattığı belirsizlik ve umutsuzluk ortamının ürünü olan bu nostalji, Zonguldak’ın geçmişinden iyi sahneleri hatırlatıyor. Devletin üstlendiği sosyal hizmetler, ‘Cumhuriyet’in ilk vilayeti’, işçi yatakhaneleri (‘pavyonlar’), Ankara ve İstanbul’la eş zamanlı yapılan tenis kortları, kulüpler, sinemalar, balolar, ‘Ekonoma’ marketleri, meslek okulları…
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/e-attila-aytekin/kelebegin-ruyasi-ve-bir-zonguldak-69127

'Kayıp şiir'e Oscar kurgusu 
Filmin açılış ve kapanışı orijinal versiyondan farklı, bunun da yapıma ‘yeni bir film’ havası verdiği aşikâr. İlk versiyonda finalden hemen önce gördüğümüz bir sahne de son yazıların peşine eklemlenmiş ‘yeni film’de. Beş ana karakter hakkındaki bilgileri de bu yeni versiyonun finalinde bulmak mümkün. Bu tür değişiklikler, ‘formül’e uygunsa da büyük bir katkı sağlamıyor filme.
Oscar versiyonuna pek ısınamasak da, Yılmaz Erdoğan’ın ‘Kelebeğin Rüyası’nda anlattığı hikâyeyi ve barındırdığı şiiri sevdiğimizden, filmi bir kez daha ‘heyecanla’ izlediğimiz gerçeğini gizleyemeyiz. Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur’un ‘ kayıp şiiri’ni yeniden okumaktan keyif aldığımızı da belirtelim.

 Murat Özer     Radikal  
http://www.radikal.com.tr/hayat/kayip_siire_oscar_kurgusu-1155805
     
Mevlüt Tezel Yazdı:  
http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Yazarlar/sb-mevlut_tezel/2013/10/14/kelebegin-ruyasini-asil-simdi-izleyin 

15 Ekim 2013

                                                            

    
Yükselen Moda: Hayırseverlik
 İbrahim Akyürek 
Bir ülkenin yeniden yapılandırılması gerçekten zor.
Anadolu Ajansı kaynaklı, 3 Temmuz 2004 tarihli Birgün Gazetesi’ndeki şu habere bakın:
Dünya Bankası Türkiye Ofisi, Küçük Hibeler Programı (KHP) çerçevesinde “Marjinalleşmiş Muhtaç Grupların Güçlendirilmesi İçin Vatandaş Katılımı” konulu proje yarışmasında dereceye giren ve hibe almaya hak kazanan beş sivil toplum kuruluşuna 15 bin dolar hibe yardımında bulundu. Hibe alan kuruluşlar şöyle: 6 Nokta Körler Derneği, Kadın ve Sosyal Hizmetler Vakfı, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği, Ankara Barosu Çocuk Hakları Kurulu
Bir de SRAP var. Yani; “Sosyal Riski Azaltma Projesi”. 2001 ekonomik balyozundan sonra faaliyete geçen; Dünya Bankası ile ortak yürütülen bir kamu çalışması... 
Yıllardır kafamıza vura vura ezberletildiğine göre ülkemiz imtiyazsız, sınıfsız, bir güzel kaynaşmış insanların barınağıdır. Zaman zaman Türkiye İstatistik Kurumu’nun milletimizi beş ayrı gelir dilimine bölünmüş gösteren, ancak hiç de kötü niyet taşımayan  açıklamaları  yayınlanır. En üst ve en alt gelir grupları arasındaki uçurum sayılarla gazete haberlerine dökülür. Bir günlüğüne şaşırır, suçluluk duyarız belki de, sonra bilinçaltına postalarız sayıları. Aslında kaçarız. Bu kaygılı kaçış sırasında pazar ekonomisine, teknolojiye, büyümeye, medeniyete düzülen övgüler, çeşit çeşit milliyetçilikler, dinsel ezberler, dualar, marşlar ıslık niyetine geçer bir bakıma.
Kendini aşağılanmış hissedenin çaktırmadan kendini yüceltme, gurur yapma oyunu; histeri dolu toplu gösteriye dönüşür adeta.
Deniz Feneri Derneği ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni (ÇYDD) ortak paydada birleştiren de bu tarihsel - zihinsel kaçıştır aslında. Sağlı - sollu iki farklı yöne kaçsalar da bu kaçışın arkasında tüm zamanların sınıfsal çelişkisini, çatışmasını yedirememek var. Deniz Feneri; sanki bilinemez doğa güçleri karşısındaki çaresizleri; ÇYDD ise, sanki açıklanamayan, gizemli ekonomik - toplumsal güç ilişkileri karşısında yorgun düşenleri kendisine çeker. İkisinde de hayırseverliğin nesnesi olan, bu durumu kendisi de içselleştirmiş kalabalıklar var olur. Şunu da unutmamak lazım, hayırseverlik kampanyaları her zaman eğlendirir, keyif verir, insanın içindeki suçluluk duygusunu alır.

Nefret var mı, nefret!
Bir de şu içler acısı duruma bakın: “Anadolu’da Bir Kızım Var Öğretmen Olacak”, “Yatılı Bölge Okullarını İyileştirme” projeleri ile ÇYDD sanki Afrika’ya doğru medeniyet için yola çıkmış bir misyoner topluluğudur. Dünya Bankası emirleri gereği kamunun sosyal işlevinin azaltılıp yok edilmesi sonucu ortaya çıkan yıkıntılara ÇYDD; dev şirketlerin (Danone, Turkcell, Eczacıbaşı, Banvit)   “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” projelerinin ortağı olarak koşmaktadır. Sanki deprem olmuş, nedenleri konusunda yorum yapılması, konuşulması, tartışılması yasaklanmış. Sadece, yıkıntılara yardım eli uzatan çaresizlerin çırpınması var ortada.
Bir başka cemaat ilişkisini çağrıştıran ÇYDD’nin hayırseverlik çalışmaları; işten atılmalara, iş cinayetlerine karşı harekete geçen, kazanılmış sosyal haklarına sahip çıkan, kendi gücüne güvenen örgütlü toplum kesimi karşısında neden kaskatı olur?
Benim anladığım; imece, dayanışma, yardımlaşma eşitler ya da eşitlik arzusu, düşü, mücadelesi  içinde olanlar arasında olur. Eşitlik ille de gelir eşitliği anlamında değil, öfkeleri aynı tarafa dönük olanların eşitliği…
Sömürü ilişkileri içinde gönüllü, tercihli yer almayanların; sadece hayırseverlik gösterisinde temas edenlerin değil, birlikte oturup kalkanların eşitliği, benzerliği
Deniz Feneri’nin yardım paketini, ÇYDD’nin projelerini alırsan Uluslararası Para Fonu niyet mektuplarını, AB’nin gözden geçirme raporlarını, Dünya Bankası’nı ve silahlı koruması NATO’yu; NATO kafalı ulusalcılığı da beraberinde kabullenmiş demeksin.
Bakunin; doğa, insan hatta hayvan sevgimizi tartmada da faydalı olacak ne hoş söz etmiş: “ezenlerden nefret etmeden, ezilenler sevilemez”
Bugünlerde daha sık soralım birbirimize; nefret var mı, nefret!
Şubat 2008

Boyacısın sen, boyacı kal!
Ali Topuz  
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ali_topuz/boyacisin_sen_boyaci_kal-1155815
                                                 

14 Ekim 2013



       
Ziya Mısırlı, İrfan Yalçın, Metin İlkin, Zihni T.Anadol, Egemen Berköz, Donald Quataert, Sina Çıladır, Metin Köse, Levent Ağralı, Doğan Katırcıoğlu, Mehmet Yılmaz, Erol Çatma,  Doğu Karaoğuz, Milay Köktürk, Murat Beyazyüz, Hüseyin Koca, Murat Kara, Mehmet Sucu, Güngör Karaoğuz, Cumhur Aksel, M.Emin Eren, Fahri Bozbaş, Kadir Tuncer, Yılmaz Erdoğan, Fatih Akın, Hamit Kalyoncu, Mümtaz Sosyal, Rıfat Ilgaz, Kemal Anadol, Tınaz Titiz, Rüştü Onur, Ekrem Murat Zaman, Ali Kaya, Ahmet Naim, Noyan Yılmaz, Mehmet Seyda, Tayfun Özbay, Gürdal Özçakır, Yılmaz Çetiner, Hikmet Bila, Fikret Bila, Erol Sarıal, Muzaffer Oruçoğlu, Turhan Oral, E.Atilla Aytekin, Leyla Şahin, İbrahim ğ, Kürşat Coşgun, Ali Bahadır, Osman Zeki Oral, Ferruh Niyazi Ayoğlu, İlhami Sosyal, Çetin Sezgin, Savaş Büke, Alaaddin Kara, Muzaffer Tayyip Uslu, Orhan Yayla, Haluk Çobanoğlu, Yusuf Sevinçli, Yücel Namal, Mustafa Yüce, Alaattin Timur, Mahmut Hamsici, Sevkuthan N.Karakaş, Saffet Can, Gökhan Taner Günsan, Aydın Karahasan, Burhan Solukçu, Behçet Necatigil, Osman Günay, Hüseyin Şeker, Sefer Köse, Fahrettin Koyuncu, Yılmaz Dikbaş, Yelda Karataş, Cem Küçük, Saime Toptan, Mustafa Ziyalan, Aykut Küçükkaya, Fatma Kılıç, Hakan Yılmaz Çebi, Salah Birsel, Erdal Ablak, Emrah Bilge Merdivan, Mustafa Gencer, Mübeccel Kıray, Zeynep Avcı Ataş, Tümer Metin, Nurşen Gürboğa, A.Ertan Mısırlı, Mevlüt Kırnapçı, Hasan Ataman, Ş.Teoman Duralı, Yasin Kayış, Mehmet Şevket Eygi, Tahir Tamer Kumkale, Sabahattin BaturMüfide Güzin AnadolGöktuğ Halis, Alim Erginoğlu, Celil Kiraz, Levent Çelik, Mithat Yaban, Sami Sülük, Sefer Köse, Selman Kayabaşı, Gülseren Gürtürk Arslan, Kübra Teke, Çiğdem Tavkul, Vedat Dinç, Maksude Çubukçu, Mehmet Haberal, Gürgen Öz, Şerafettin Üstünkol, Mehmet Çanakçı, Cahide Birgül,  Seyfettin Ceylan., İ.Behçet Kalaycı, Nihat Can Kantarcı., Sedat Kısa...
  Özel Bölüm: İlker Özünlü  
Soğuksu Şehir Kitaplığı: Kitap ve Çay
"Zonguldaklı Yazarlar, Zonguldak'ı Yazanlar" Kitapları...
Terakki Mahallesi Mehmet Akif Sokak 12/A Kardeşler Kebapçısı yanı (Eski Soğuksu Karakolu'nun hemen arkası)
    
       
Soğuksu Şehir Kitaplığı'nda özel bölüm İlker Özünlü'nün
Zonguldaklı yazarların ve Zonguldak üzerine yazanların kitaplarının arşivlenip sergilendiği Soğuksu Şehir Kitaplığı özel rafını Devrek doğumlu İlker Özünlü'nün ktaplarına ayırdı. İçinde çay ocağının da yer aldığı Kitaplığın özel bölümünde daha önce İrfan Yalçın ve Mustafa Ziyalan yer aldı.
Zonguldak Devrek doğumlu Özünlü genç yaşlarda edebiyat dünyasına atıldı ve daha sonra kültür turizmi rehberliğine yöneldi. Yabancı misafirler ile Anadolu turları yanında, Türkiye’den katılımcılar ile Akdeniz Havzası ve Güney Amerika destinasyonlarında kendisini geliştirdi. Uzun yıllar Endülüs’te yaşadı. Akdeniz ve Latin Amerika uygarlıklarına ilişkin farklı araştırma ve çalışmalarını muhtelif gazete, dergi ve radyo programlarında yayınlama şansı buldu. Açık Radyo’da bir dönem Diyar-ı Endülüs programını hazırlayıp sundu, radyoculuk serüvenine Güney Amerika kültürlerini konu alan programlarla devam etti.
Yayınlanmış romanları; Vazoya Bir Gül Düştü, Serseri, Mavi Senfoni, Miryam, Kar Çiçekleri, kültür seyahat rehberi niteliğinde bir kitap olan Endülüs ve Akdeniz’de Kısa Paslaşmalar’dır. 
İlker Özünlü; öykü ve roman yazarlığı, çevirmen ve araştırmacılığıyla birlikte profesyonel rehberlik yapıyor.
http://www.endulus.net/endulusgezi/ilkerozunlu.htm 
     
Soğuksu Şehir Kitaplığı; Terakki Mahallesi Mehmet Akif Sokak 12/A (Eski Soğuksu Karakolu arkası, Kardeşler Kebap yanı) :Zonguldak

13 Ekim 2013

Kelebeğin Rüyası müzikleri
Kelebeğin Rüyası filminin seyirciyi derinden etkileyen müziklerinin, Rahman Altın imzalı soundtrack albümü müzikseverlerle buluştu. DMC etiketiyle tüm müzik marketlerde yerini alan 30 özgün bestenin bulunduğu albümde Prag Flarmoni Orkestrası, 70 kişilik dev bir kadro ile Altın'ın bestelerine hayat verdi.
http://www.dr.com.tr/muzik/kelebegin-ruyasi/rahman-altin/yerli-albumler/film-dizi-muzikleri/urunno=0000000437449 
    
Kelebeğin Rüyası'nın müzikleri de Oscar yolunda
http://www.gazeteci.tv/kelebe287in-r252yas305n305n-m252zikleri-de-oscar-yolunda-176834h.htm 

10 Ekim 2013

"Kelebeğin Rüyası" Yeni Versiyonu Vizyona Giriyor 
Bu yılki Oscar’larda Türkiye’yi ‘En İyi Yabancı Film Dalında’ temsil edecek olan ‘Kelebeğin Rüyası’, yeni versiyonuyla beyazperdede…
Oscar için yeniden montajlanan yapım, bu haliyle 11 Ekim Cuma günü vizyona girecek. Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği, başrollerini ise Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Mert Fırat’ın paylaştığı filmin ABD’deki tanıtım çalışmaları ise tüm hızıyla devam ediyor.

http://www.haberfx.net/kelebegin-ruyasi-yeni-versiyonu-vizyona-

08 Ekim 2013

Unutma Bahçesi

Zonguldaklı yazarların kitapları Utku Kalı'ya gidecek
Zonguldak SergiOdası, RedHack’e Jandarma’nın Reyhanlı istihbaratı belgelerini sızdırmakla suçlanan Utku Kalı’ya Zonguldaklı yazarların kitaplarını gönderecek. 
26 yaşındaki Utku Kalı Zonguldak, Ereğli doğumlu. Balıkesir Üniversitesi Elektronik Haberleşme Teknolojisi Programı Bölümü’nden mezun oldu. Askere gitmeden önce bir GSM şirketinde teknoloji danışmanı olarak çalışıyordu, çağrı merkezini arayanlara teknik destek veriyordu.
SergiOdası, Utku Kalı'nın 21 Ekim 2013'de görülecek duruşması öncesinde başından geçen ağır koşullara dikkat çekmek amacıyla bayram kartıyla birlikte Zonguldaklı yazarlardan İrfan Yalçın, Kürşat Coşgun ve Mustafa Ziyalan'ın kitaplarını kaldığı Sivas Askeri Cezaevi'ne  postalayacak.

06 Ekim 2013


     
2013 / Eylül ayında hayatını kaybeden işçileri saygıyla anıyoruz!  
Nazlı Gülfer, Hülya Yeltekin, Nermin Yeltekin, Hatice Fidan, Serpil Avcı, Nesrin Ağaçdelen, Emine Hatun Çöl, Hacer Yıldız, Hasan Kaya, Faruk Can Güvenç, Muradiye Kahraman, Ömer Turna, Nurcan A., Cemal Güven, Ahmet Gürbüz, Ahmet Koçpınar, Satılmış Demirsoy, Mehmet Kakırdak, Fethi Ercan, Mustafa Yıldız, Sadettin Güleryüz, Resmiye Güleryüz, Emine Olmaz, Şaban Özkan, Fatma Özkan, Davut Şirin, Gülnazi Jizihiaşvili, Özkan Özgün, Hasan Demirtaş, İbrahim Yaman, Abdurrahman Osanmaz, Vedat Gücer, Ümit Eroğlu, Hüsnü Yurttaşseven, Cuma Koçak, Mehmet Çetin, Mahmut İçkale, Süleyman Gökalp, Hüseyin Bekçi, Erhan Katırcı, Satiye Gür, Ahmet İpek, Mehmet Kırıkkaya, Aynur Tosun, Kelam Yüksel, Yaşar Ali İmre, Hüseyin Özdemir, Abdülkadir Çelik, Ahmet Şimşek, Sezai Balcılar, Fatih Türkönde, Ali Gündoğan, Ramazan Yaldızkaya, Ahmet Ekti, Halil İbrahim Ovacık, Kazım Çap, Sami Kozan, Ali Karkaş, Mustafa Avşar, Cihan Güçlü, İlhan Yiğit, İsmail Koçal, Abdullah Canseven, Faruk Dumlupınar, Ferhan Samğo, O.C., Çetin Tüfek, Mustafa Geçmez, İbrahim Taşkın, İlyas Karasu, Seyit Kaya, Vefa Aydemir, Nurettin Mert, Miktat Kaplan, Yılmaz Mantarcı, Remzi Ay, Necmi Kılış, Yoksul Ahmet Kos, Sedat Yalçın, Kenan Güvenoğlu, Alaeddin Gül, Fevzi Uğurlu, F.B., Yadin Kılıç, İsmail Elmas, Ali Atacan, Mehmet Yıldırım, Serdar Kaplan, Ömer Ereğli, Mustafa Dağlı, Ramazan At, Erkan Özkan, Ömer Altay, İlyas Korkmaz, Erdal Naldar, Rami Onhan, Ömer Kılınç, Şaban Boğa, Mustafa Çıtak, Ömer Kaya, Yusuf Hikmet Temel, Mehmet Bakır, Cenk Satık, Bekir Çetin, Ferit Türkkan, Mehmet Tegi, Nuri Keskin, Sedat Orakcı, Cuma Arslan, Ramazan Dönmez, Stefanov Georgiev, Şakir Varlı, Şevket Güler, Cuma Arslan, Sezer Yunus Kaya, Tuğçe Killi, Hüseyin Akbulak, Güngör Ök, Ahmet Yılmaz, Serdar Kadakal, Melese Çapar, Nazar Güvendiren, Ayşe Göçer, Nurettin Özcan, Mahmut Helvacıoğlu, Hasan Tekin, Keramettin Aksu…”
http://www.sendika.org/2013/10/eylulde-127-isci-hayatini-kaybetti/ 
    

05 Ekim 2013

"Ya Habibi"nin görüntü yönetmeni Veli Kuzlu
Pop müziğin genç ve başarılı ismi Atiye, Pasaj Müzik etiketiyle yayınladığı "SOYGUN VAR" albümünün 2'nci video klibini "YA HABİBİ" şarkısına çekti. "Soygun Var" şarkısı ile geçtiğimiz yaz müzik listelerinin üst sıralarında yer alan genç sanatçı, "Ya Habibi" ile de oldukça iddialı. "Ya Habibi" klibinin yönetmenliğini daha önce "Budur", "Muamma", "Salla" gibi Atiye'nin hit olmuş şarkılarının klip yönetmenliği yapan Murad Küçük üstlendi. Orion stüdyolarına kurulan özel bir dekorda çekilen video klip Veli Kuzlu'nun görüntü yönetmenliğinde 18 saat sonunda tamamlandı. Atiye, Zeynep Erdoğan'ın özel olarak hazırladığı tasarımlarını giydi. (Veli Kuzlu, aynı zamanda Yalan Dünya dizisinin üç ışık şefinden biri.)
http://www.atiye.com/tr_TR/#!/ana-sayfa   
     
http://www.sozmuzik.com/index.php?name=News&file=article&sid=2999 
     
Veli Kuzlu 
1973 Zonguldak doğumlu. 1992'de Anadolu Üniversitesi Radyo-Televizyon bölümünü bitirdi. 1996 senesinde Levent Yüksel'in Bi'Daha klibi ile görüntü yönetmenliği hayatına başladı. 1997 senesinde kendi imkanlarıyla steadicam üretti. 2000 senesinde çekilen Dansöz filmiyle sinema dünyasına ilk adımını attı. Kar 6. Film Festivali'nde Gen filmiyle en iyi görüntü yönetmeni ödülü aldı. Halen video klip ve reklamlarda görüntü yönetmeni olarak çalışmaktadır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Veli_Kuzlu 
          
http://sinematurk.com/kisi/4878-veli-kuzlu/

 Işık Yenersu: 
Belgesel: Tiyatronun Narin Çetin Divası  
Çekimleri İstanbul ve Ankara'da yapılan ve yönetmenliğini Kerime Senyücel'in üstlendiği belgeselde bir zamanlar Türk tiyatrosunun yaramaz kızı olarak adlandırılan Işık Yenersu'nun hayatından ve 40 yıllık sanat yaşamından kesitler kendisinin, yakın arkadaşlarının ve meslektaşlarının gözüyle sanat severlere ulaştırılıyor.
http://www.pandora.com.tr/urun/isik-yenersu-tiyatronun-narin-cetin-divasi-dvd-trt-arsiv-serisi-056/269108 
     
Işık Yenersu;
19 Mart 1942 yılında Zonguldak iline bağlı Çaycuma ilçesinde doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümü mezunu olan sanatçı öğrenciyken, Cüneyt Gökçer'in yönettiği "Anna Frank'ın Hatıra Defteri"nde Anna'yı, Mahir Canova'nın yönettiği Antigone'da Antigone'u oynayarak dikkat çekti. Tiyatro bölümünü bitirince Devlet Tiyatrosu kadrosuna girdi. Metin Erksan'ın "Suçlular Aramızda" filminde yönetmen asistanlığı yaptı. Daha sonra Ali Poyrazoğlu tiyatrosuna geçen Yenersu, o süreçte Yılmaz Güney'in oyunculuk önerisini reddedip asistanlığını yaptı. 1983 - 1984 yıllarında Ankara Sanat Tiyatrosu'nda Rutkay Aziz ile birlikte "Güneyli Bayan" da oynadı. Dostlar Tiyatrosu'nda çalıştı. Çok sayıda seslendirme yaptı. Her yıl verilen Yaşamı Boyunca Tiyatro Dalında Başarılı Çizgisini Sürdürmüş Tiyatro Sanatçısı 2004 Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülünü aldı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/I%C5%9F%C4%B1k_Yenersu
     
Devin Özgür Çınar 12 Eylül 2013 Perşembe günü 11:00'de Çağlayan Adliyesi'ne Emek Sineması eyleminden yargılanan arkadaşlarımıza desteğe çağırıyor.
"Emek Sineması mücadelesi devam ediyor! Arkadaşlarımıza 7 Nisan 2013 tarihli eylemden dolayı açılan davanın ilk duruşması 12 Eylül'de görülecek. Davanın öncesinde yargılanan arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ve Emek Sineması mücadelesinin devam ettiğini bir kez daha tekrarlamak için:
10 Eylül 19:00'da İstikl2al Caddesi'nde Yeşilçam Sokağı'nın girişinde basın açıklaması için,
12 Eylül 11:00'de Çağlayan Adliyesi'nin önünde buluşuyoruz."

    
Devin Özgür Çınar
1973′de Zonguldak Devrek’te doğdu. 4 yaşından sonra İzmir’de yaşamaya başladı. Liseyi İzmir’de bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuarı’nda tiyatro eğitimi aldı.’ Akadlar Kültür Merkezi’nde  iki çocuk oyununda ve 1996-97 sezonunda Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda, Can Yücel'in Bahar Noktası isimli oyununda rol aldı.
     
http://vimeo.com/74042337 
     
 http://sinema.webbilgi.org/devin-ozgur-cinar.html
     

04 Ekim 2013



Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu  
"Maden İşletmelerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sempozyumu"nun dördüncüsü, 21-22 Kasım 2013 tarihleri arasında, Adana‘da düzenlenecektir. Sempozyumun ana hedefi, farklı kulvarlardaki bilim insanlarını ve sektör temsilcilerini "Maden İşletmelerinde, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği" konusunda bir araya getirerek son yıllardaki bilimsel araştırma ve teknolojik gelişmeleri paylaşmak, tartışma ortamı sağlamak ve konuya ilişkin bir kaynak sağlamak.
http://www.guvenlicalisma.org/index.php?option=com_content&view=article&id=6876:maden-isletmelerinde-isci-sagligi-ve-is-guvenligi-sempozyumu-2013&catid=129:duyurular&Itemid=239

03 Ekim 2013

                                                                                                                                                       


"ERKEK"                                     

Bayramlarda yerel gazetelerde yıllardır torba dolusu kutu ilanlar yayınlanır. Duygusunu yitirmiş kalıp cümlelerden oluşan ilanlardan para toplanan sahiplerinin haberi yoktur belki de. Bu sahipler; çoğunlukla siyasetçiler, atanmış - seçilmiş; üst - alt kamu yöneticileri, iş adamları, sendikacılar, dernekçilerdir.
Dikkat ettim ilanlar bu yıl gazetelerde daha çok fotoğraflı çıkmaya başladı. Kenti yöneten, kontrol eden, paylaşan çok paralı, çok partili, çok bağlantılı güçlerin “erkek” ya da “eril” olduğu vesikalık küçük fotoğraflarda daha sırıtmaya başladı. Fotoğraflar arasında bir tane DSP yöneticisi kadın vardı yılbaşı ilanlarında.
Geçtiğimiz aylarda kemdimce bir araştırma yaptım iki gazetenin haberleri üzerinden. Pusula ve Halkın Sesi Gazetelerinde yer alan fotoğraflarda görünen kadın ve erkek yüzlerini kabaca saymaya çalıştım bir hafta boyunca. Yaklaşık 10 erkeğe karşılık 1 kadın görünüyordu fotoğraflarda.
Geçenlerde ZOKEV’in Edebiyat Bienali yapıldı. İki günlük yoğun programda toplam konuşmacılardan sadece biri kadın, izleyicilerin de 10-15’i kadındı. Bizim ZONKİŞOT Dergisi’nin genç kadın editörü Özlem için Bienal, sunum yapan ZOKEV yöneticisi Ece'den sonra ikinci kadın konuşmacı olma fırsatı yarattı. Bu fırsatı da dergiden bizim Kadir kaptı.
Bizim sanatçı çevremiz yan yana geldiği zaman konuşmalar erkek erkeğe geçer. Doğadaki öteki yarısının sanat adına nerede olduğunu merak eden "erkek" sayısı çok çok azdır.
Yine geçenlerde dört ayrı sosyalist düşüncenin paylaşıcıları beraberliği konuşmak için bir araya geldi. Biri sunum yapan toplam iki kadın vardı koyu kalabalık arasında.
Yaşamın başka bir tarafına, eğitim alanına baktığımız zaman kadın sayısı erkekleri üçe katlıyor. Okullarda yaptığımız fotoğraf, sanat eğtimlerinde erkekler dikkati çekecek kadar az.
ZOKEV’in düzenlediği son üç fotoğraf kursunun katılımcılarının neredeyse tamamı kadındı. Geçen aylarda Zonguldak Fotoğraf Derneği kuruldu. Beklenenden fazlası oldu; yöneticilerin tamamı “erkek” çıktı. Ayrıca; “biz tekno - yarışmacı, yeni orta sınıf erkeğiyiz, bize kadın yaklaşmasın işareti vermek istercesine, baretli sap gibi fotoğraf makinası konmuş dernek logosu sizi selamlıyor internet ortamında.
İşin beni korkutan, şaşırtan tarafı sanat ortamını oluşturan “çağdaş”, “laik”, “solcu” erkeklerin - kadınların; fazlalıklarını, azlıklarını dert etmemeleri.
Bugün kentin daha fazla ortalığa saçılan, tartışılan şiddet ortamının oluşmasında yöneticilerin ezici çoğunlukta "erkek" olmasının da küçümsenmeyecek payı var.
Daha da beteri “solcu”, “atatürkçü"”, "liberal" aile, iş ve ortak yaşam alanlarında görünür olmayan; ancak hissetmeye, algılamaya niyetiniz varsa kaçamayacağınız gençlere, kadın ve işçilere yönelik değişen sömürü, şiddet biçimleri var.
Bugün Belediye hizmetleri çökmüş kentin karamsar üretim - tüketim ve yaşam alanlarında mutluluk oyunu oynanıyorsa bir nedeni, şekilden şekile giren "erkek"  yönetenler ile kendini onlara teğellemiş öteki kadınlar ve erkekler arasındaki geçici uyum yüzünden.
Gecikmeden bu yazıya eklemek istiyorum. Son iki bayramda yepyeni bir durum çıktı kentimizin tepelerinde. Yaklaşık 15 dakika kesintisiz, yoğun, yaygın silah sesleri duyuldu Soğuksu'yu çevreleyen tepelerde. Hem de bayram bayram, sabah sabah. Pusula Gazetesi son bayramdaki atışları farketti haber yaptı.
Bu ve alınacak yeni silahları kullanacak adamlarla gelecekteki kurbanları yeni "kanun"u bekliyor şimdi.

 İbrahim Akyürek   iakyurek1@hotmail.com
    31 Aralık 2010

01 Ekim 2013

Miras: Ekrem Ekşi


      
Ekrem, 1957 Zonguldak doğumlu. İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğrenci Temsilciliği, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) genel sekreterliği yapmış bir muhalif, üstelik komünist. Öğrenci gençliğin eylemlerinde, köylülerin çay ve tütün gösteri ve yürüyüşlerinde, gecekondu yıkımlarında halkın yanında direnişte, grev çadırlarında işçilerle dayanışmada, hemen her eylemde, her yerde Ekrem'e rastlamak mümkün.
12 Eylül 1980, Cuntanın ilk günü. Ağabeyinin evinden gözaltına alınıyor Ekrem. Sorguda falakaya yatırılıyor.

Üç 12 Eylül 
Memet Zengül
http://www.cilavuzhaber.com/?c=613
   
http://www.imece-der.com/index.php?option=com_content&view=article&id=132:ekrem-ek&catid=41:yitirdiklerimiz&Itemid=63