Kapitalizm ‘sürdürülebilir’ mi?
Hasan Erel Cumhuriyet
“Sürdürülebilirlik” kavramı, 1970’lerde Roma Kulübü’yle ortaya çıktı. Oradaki manası daha çok, çevresel kirlenme ve geometrik artan nüfus açısından dünyanın sürdürülebilir olmadığı üzerine idi. Daha sonra Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası bu kavramı sahiplendi ve raporlarında sık kullanmaya başladı. Devamında sürdürülebilirlik, bu kez iklim değişikliği ve küresel ısınma konularında sıkça telaffuz edilir oldu. Ancak tüm bu Bretton Woods kurumları, sürdürülebilirlik kavramını kapitalizm ile yan yana getirmemeye özen gösterdi. Oysa asıl sürdürülebilir olmayan şey ya da insani olmayan şey kapitalizmin ta kendisiydi.
Bugün hibrit olanı da sayarsak üç dünya savaşı da temelde kapitalizmin krizleri yüzünden çıkmıştı. Birinci Dünya Savaşı 1890’larda Batı’da patlak veren büyük ekonomik kriz ve 1913’te Fed’in kuruluşu, İkinci Dünya Savaşı ise 1929’da ABD’deki (Tarım kredilerinin patlaması) Büyük Buhran sonrası meydana geldi. 2007’deki Amerikan emlak kredileri krizinden sonra 2008 Gürcistan-Rusya savaşıyla başlayan son hibrit üçüncü dünya savaşı da yine büyük yapısal kapitalist krizin sonucudur
"MÜTEAHHİT REJİM"
Kapitalizmin krizleri döngüseldir. Para hep zengine kaçar. Zenginler sıkıntıya girdi mi, bu kez savaş çıkar. Savaş ise kapitalist ekonomilerde, “İş için iyidir”! Kaç kişinin öldüğünün bir önemi yoktur. Krizler, kapitalistler için her zaman fırsattır. Pandemi zamanında aşı satışları, deprem zamanında konteyner ve çadır satışları “tatlı” kârlar getirir.
Bugünlerde, dolara dayalı neoliberal ekonomik sistemi korumak için yaptırımları silah gibi kullanan ABD’de bankalar batmaya başladı. ABD’nin NATO rehinesi konumundaki Avrupa’da ise 64 yaşında emekli olmaya karşı çıkan Fransızlar sokaklarda. 1950’den beri küçük Amerika olmaya çalışan kapitalist Türkiye de “21 yıllık müteahhit rejimi” sonucu depremde on binlerce insanını kaybetti.