24 Mart 2014

Hırsız

HIRSIZA TAZMİNAT DAVASI…
Raşit Korum, Ömür Çelikdönmez ve Ömer Yılmaz’ın yazarı olduğu “Devrek Baston Tarihi” kitabının Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi tarafından izinsiz Türkçe ve İngilizce basılması nedeniyle Raşit Korum tarafından 24 Ocak 2010 tarihinde açılan dava tazminatla sonuçlandı.
Kitabın yazarlarından Baston ustası Raşit Korum tarafından Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne açılan ve Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi tarafından izinsiz basılıp dağıtılan kitabı Fikir Sanat Eserleri Kanunu’nun 14,15 ve 17. Maddelerine aykırı bularak, Bakanlığı yasal faizi de eklenmek üzere 10 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti.

17 Mart 2014

Gazeteci

ACIMIZ BÜYÜK...ÇETİN SEZGİN'İ KAYBETTİK...
Basının sevilen ismi Çetin Sezgin'i kaybettik...
Karaelmas Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Halkın Sesi Gazetesi Kültür Sanat yazarı, Zonguldakspor Tarihi kitabının yazarı araştırmacı Gazeteci Çetin Sezgin'i kaybettik...
Ankara Medicana Hastanesi'nde başarıyla gerçekleşen ilik nakline karşın ciğerlerinde oluşan enfeksiyon nedeniyle yoğun bakıma alınan Sezgin bu sabah yaşamını yitirdi.
http://www.karaelmasgazetecilerdernegi.com/okuhaber.asp?id=3007

25 Şubat 2014

Genç Sanatçılar Etkinlikleri

Firdevs Çankaya Sergisi
Zonguldak SergiOdası'nda 10 Şubat 2014 tarihinde başlayan "Genç Sanatçılar Sergi ve Söyleşi" serisinin ikincisi Firdevs Çankaya ile sürüyor. Sergi 24 Şubat - 10 Mart 2014 tarihlerinde hergün 12.00-18.00 arası izlenebilecek. Ayrıca, 6 Mart Perşembe günü saat 17.00'de sergi üzerine söyleşi yapılacak. Söyleşi öncesi Firdevs Çankaya'nın kısa bir çalışması gösterilecek.
Genç sanatçı Dilek Arslanoğlu Sergisi ile başlayan etkinlikler dizisi Haziran ayı ortalarına kadar sürecek.
Gösteri ve Söyleşi: 06 Mart 2014 Perşembe saat 17.00
Adres: SergiOdası Mithatpaşa Mahallesi Arı İşhanı No:19 Kat.1
(Zafer Eczanesi Üstü-Zonguldak)

23 Şubat 2014

Diyorlar ki:

         
Yaşanabilir Zonguldak Platformu
"Zonguldak, havası en kirli kentler arasında. Yetkililer, 'Doğalgazla çözülecek' diyor. Soba ve kaloriferlerde tüm kent yılda 150 bin ton, EREN ve ÇATES ise 6 milyon ton kömür yakıyor. Herkes doğalgaz kullansa bile hava kirliliğinin ancak kırkta bir çözülecek. EREN, 4 milyon ton yakacak bir santralin (ZETES-3) daha inşaatına başlıyor. Çatalağzı ve Muslu'da artık santral değil, kent mezarlığı kazıları yapılıyor. Şimdi 'dur' demezsek, Zonguldak'ta 78 kilometrelik sahil şeridinde toplam 12 santral olacak. Buna izin vermeyeceğiz. 22 Şubat'ta, saat 12.00'de Muslu'dayız."
http://www.pusulagazetesi.com.tr/index.php?hayns=2&yazilim=makaleler&osmanli=yazar&id=4434

21 Şubat 2014

'Taşlar döndükçe'

 Sennur Sezer   Evrensel
Seyfettin Ceylan, “Çaycuma Köyleri ve Su Değirmenleri”ni incelemiş. Dolaşmış. Köylerin değirmenlerin adlarının kökenlerini soruşturmuş. Değirmenlerin yapıldığı tarihleri, sağlam kalanları saptamış. Anlatmış. Fotoğraflamış. Bir anlamda Çaycuma köylerinin bitki örtüsünün de kitabı çıkmış ortaya. Hele değirmende yeni öğütülmüş undan yoğrulan, mayasız hamurdan yapılan,  yapraklara sarılarak küle gömülerek  pişirilen kömeç ya da gömeç öykülerini okuyunca Keloğlan ile Köse masalını anımsamamak elde mi?
http://www.evrensel.net/kose-yazisi/70489/taslar-dondukce.html#.UwcM2oWLz3I 
                              

19 Şubat 2014

Hayat


Zonguldak’ta sosyal hayat yokmuş…
İbrahim Akyürek
      
Özellikle genç yaş yakınmalarının başında gelir bu kentte "gidilecek yer yok" kaygısı…
Kültür-Sanat haberciliği yaptığım, beşinci yılına giren bu sayfayı, yani “67sanat”ı düşününce yaz günlerinde bile habersiz kalınmıyor. Yani yaz günlerinde bile kültür-sanat-doğa etkinlikleri var kentin içinde ve dışında.
Gençlerin “sosyal hayat” ve “gidilecek yer”den ne anladıklarını biraz açmaları gerekiyor. ZOFSAT’ın ilk sergilerinden birinin izlenim defterinde “çevremizde ne güzel yerler varmış, bilmiyordum” yazılarının fazlalığı dikkatimi çekmişti.
Kentin ortasında, fotoğrafçıların biri Ereğli’de iki derneği var, motosikletçilerin, tenisle, briçle ilgilenenlerin derneği var. Doğa gezisi düzenleyen Pusula var, yıllardır ulaşımı ücretsiz düzenli doğa yürüyüşleri gerçekleştiren Sağlık İçin Spor Gönüllüleri var. Folklor Derneklerinden bolca var. Yüzme, Yelken, Dalgıçlık, Dans, Müzik dersleri verenler var.
Etkinlikleri, eğitimleri ile BKM, ZOKEV, Çağdaş Hasad, SergiOdası var. Seçkin’in Konserleri, Tiyatroları var. İnternet Sayfası, Tiyatrosu ile Kültür Müdürlüğü var. Üniversitenin sanat-bilim alanında iyi kötü öğrenci kulüpleri var..
15 dakikada kendinizi içinde bulacağınız deniz var, orman var, mağara, yayla var.
Çok güzel manzaralı, yoğun alkolden arındırılması gereken Dernek, Oda lokalleri var. Öteki unuttuklarım var.
Tüm bu varlardan trafikte yorgun düşmeden eve, işe dönmek var.
Bir de bolca iç sıkıntısı var.
İç sıkıntısını tüketerek, imrenerek ertelemeye yarayan küçük çapta "alışveriş ve yaşam merkezi" var. Evde, işte internet; lokalde içki bağımlılığı var.
Bu yetersiz internet sayfası dört yıldır, toplumsal yaratık olan biz kent insanlarının ürettiklerinin, paylaştıklarının tarih ve yerlerini gösteren, sahte olmayan sosyalleşmeye davet eden alan işlevini bilerek/isteyerek sergiliyor.
  Temmuz 2011  
Susma ve Halkın Sesi Gazetesi'nde yayınlandı

17 Şubat 2014

Protesto


Maden işçileri 'taşerona izin vermeyeceğiz' dedi
Zonguldak'ın Ereğli ilçesi Kandilli beldesindeki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesi Müdürlüğü maden ocağında çalışan maden işçileri, ocakta galeri ve su havuzlarının ıslahı çalışmasının bugün yapılacak ihale ile taşeron firmaya verilecek olmasını, kurum önünde oturma eylemi yaparak protesto etti. İşçiler özelleştirmede ısrar edilecek olunursa fiili eylemlerle özelleştirmeye izin vermeyeceklerini belirttiler.

14 Şubat 2014

İki Şair

Kelebeğin Rüyası DVD'de
Yılmaz Erdoğan’ın gerçek hayat hikayelerinden yola çıkarak yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği ‘Kelebeğin Rüyası’ DVD’si Oscar için hazırlanan ve Türkiye'de de yeniden gösterime giren yeni versiyonu ile aynı özelliği taşıyor. DVD’de; merakla beklenen kamera arkası yapım belgeseli, Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat röportajları gibi özel seçenekleri de yer alıyor.

Hayko

Maden Ocağı'nda Hayko Cepkin

09 Şubat 2014

Sıradaki Bilirkişi...

İşçiler ölüme yollanmış
Zonguldak Kozlu’da geçen yıl 7 Ocak’ta metan gazı patlaması sonucu meydana gelen maden kazasında Hüseyin Kürekçi, Hasan Bozacı, Muharrem Yapıcı, Yüksel Koca, Ahmet Şekerci, Köksal Kadıoğlu, Muhsin Akyüz ve Satılmış Arslan isimli sekiz işçi hayatını kaybetmişti. Zonguldak Başsavcılığı’nın olaya ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında geçen 5 Aralık’ta ikinci kez bilirkişi raporu istendi. Hazırlanan rapor ihmaller zincirini ortaya çıkardı. Raporda, TTK’nın yerin 630 metre altında doğu rekup galerisinin açılma işini uzmanlığı bulunmayan ‘Star’ adlı taşeron şirkete verdiği belirtildi. Raporda daha önce maden ocağında inceleme yapan Başmühendis Nevzat Ünlü’nün ifadesine de yer verildi. Rapora göre Ünlü ifadesinde şunları dile getirdi:http://haber.sol.org.tr/sonuncu-kavga/isciler-olume-yollanmis-haberi-87418

Çay, Kitap ve Sergi burada...

Soğuksu Şehir Kitaplığı'nda 
Özel Bölüm Aykut Küçükkaya'ya ayrıldı
Zonguldaklı yazarların ve Zonguldak'ı yazan yazarların kitaplarını sergileyen Soğuksu Şehir Kitaplığı'nda özel bölüm gazeteci Aykut Küçükkaya'ya ayrıldı.
"AKP'li Belediyelerde Neler Olmuş Neler" isimli kitabı bu ay içinde yayınlanan yazar, geçen yıl Emre Kongar ile birlikte yazdıkları "Gezi Direnişi" isimli kitabı okura sunmuştu.
Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdür Yardımcısı olan Küçükkaya'nın öteki kitapları şunlar: "Alnından Vururlar", "Rüşvetin Deşifresi", "Şef-Yimpaş'la Kurulan Para Diktatörlüğü", "Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu".

   AYKUT KÜÇÜKKAYA KİMDİR?
16 Ocak 1973’te Zonguldak’ta doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Zonguldak’ta tamamladı. 1994te İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. Üniversite yıllarında 1993’te Cumhuriyet Gazetesi’nde “gece muhabiri” olarak çalışmaya başladı. Yeşil sermaye yapılanması ve siyasal İslamla ilişkisi alanında uzmanlaşan Küçükkaya’nın yolsuzluk üzerine yayımlanmış inceleme-araştırma kitapları bulunuyor. Küçükkaya, Türk kamuoyunun yakından takip ettiği Deniz Feneri skandalını ortaya çıkaran haberleriyle Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere 8 gazetecilik ödülünün sahibi olan Küçükkaya şimdi, Cumhuriyet’in Sorumlu Müdürü ve Yazı İşleri Müdür Yardımcısı oldu.

03 Şubat 2014

Madenci Edebiyatı

"Madenci Edebiyatı Ödülü-2014"
Maden Mühendisleri Odası tarafından bu yıl "Madenci Edebiyatı Ödülü-2014" verilecek. Amatör ya da profesyonel tüm katılımcılara açık olan yarışmada Ödüle aday ürünlerin madenciler hakkında olması isteniyor. şiir, öykü, masal, anı, günce, yaşamöyküsü, özyaşamöyküsü, röportaj ve benzeri türlerde olan ürünleri son gönderme tarihi 17 Ekim 2014
Koşullar İçin:
 http://www.maden.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=8958&tipi=&sube=0

31 Ocak 2014

Bir Belgesel: Çatuk

Yeni yılın ilk belgeseli : "Çatuk"
Karabük Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinden bir grup Filyos'da yaşayan sanatçı Mehmet Türkçelik'i belgesel filme dönüştürdü. "denizden çıkan herşeyi sanata dönüştüren emekli öğretmen" olarak tanıtılan Türkçelik'in atölye çalışmasını anlatan belgeselin senaryo yazımını ve yönetmenliğini Gökhan Öcal yaptı. Mehmet Türkçelik, 2012 yılında SergiOdası'nın ilk kez başlattığı kent ödülü olan "Karaelmas İbni Sina Ödülü"nü almıştı.

30 Ocak 2014

Kitap


  Aykut Küçükkaya'nın yeni kitabı çok güncel: 
AKP'li Belediyelerde Neler Olmuş Neler
Şubat ayında raflarda olacak kitabın tanıtım bülteninde şunlar yazıyor:
Türkiye'yi sarsan "Büyük Rüşvet Operasyonu"nun ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, kamuoyunda bir algı oluşturmaya çalıştı: "Bu iktidarın üyelerinin adı, 17 Aralık 2013'teki yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan önce herhangi bir yolsuzluğa karışmadı!"
Sahi!..
Gerçek böyle miydi?
Bu kitapta gerçeğin hiç de böyle olmadığını, 17 Aralık dalgasının başladığı günlerde Büyük Rüşvet Operasyonu'nun Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a ve yönetiminde bulunduğu vakfa uzayacağını belgeleriyle yazan gazeteci Aykut Küçükkaya'nın kaleminden okuyacaksınız...
İl il, ilçe ilçe... Nerede, ne olmuş... Kim, nasıl yürütmüş...
Hepsi bu kitapta!..

   AYKUT KÜÇÜKKAYA KİMDİR?
16 Ocak 1973’te Zonguldak’ta doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Zonguldak’ta tamamladı. 1994te İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. Üniversite yıllarında 1993’te Cumhuriyet Gazetesi’nde “gece muhabiri” olarak çalışmaya başladı. Yeşil sermaye yapılanması ve siyasal İslamla ilişkisi alanında uzmanlaşan Küçükkaya’nın yolsuzluk üzerine yayımlanmış inceleme-araştırma kitapları bulunuyor. Küçükkaya, Türk kamuoyunun yakından takip ettiği Deniz Feneri skandalını ortaya çıkaran haberleriyle Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere 8 gazetecilik ödülünün sahibi olan Küçükkaya şimdi, Cumhuriyet’in Sorumlu Müdürü ve Yazıişleri Müdür Yardımcısı oldu.
http://www.odatv.com/n.php?n=cumhuriyette-yeni-atama-0603131200
       

Kitap

Çaycuma'lı Sanatçı Mevlüt Kırnapçı Kitabını Zonguldak'ta İmzalayacak
Çaycuma Bölgesi Gelenekleri, Sözcük ve Deyimler, Değişen Sosyal Yaşam konulu araştırma kitabı "Yandım Ela Gözüne" aralık başında yayımlanan ve 11 Aralık 2013 tarihinde Çaycumalı okurlarıyla buluşan Mevlüt Kırnapçı, bu kez ZOKEV organizasyonunda Zonguldaklı okuyucularıyla buluşacak. Sanatçı Kırnapçı imza günü ile ilgili yaptığı açıklamada, "Çaycuma ve çevresinin kaybolmaya yüz tutan gelenek görenekleri, yaşam biçimleri, eski dönemlerde kullanılan tarımsal ve evsel araç gereçler, değişen ve dönüşen sosyal yaşamı konu alan Yandım Ela Gözüne bir anlamıyla da yeni kuşaklar için kaynak kitap olma niteliğindedir." diye konuştu. 4 Şubat Salı akşamı saat 18.00'de Maden Mühendisleri Odası Lokali'nde yapılacak olan söyleşi ve imza etkinliğine tüm sanatseverler davet edildiği kaydedildi. 
http://www.haberler.com/caycuma-li-sanatci-mevlut-kirnapci-kitabini-5608924-haberi/

23 Ocak 2014

Eşitlik


                                                   

KADINLAR BURADA, ERKEKLER NEREDE !
İbrahim Akyürek

  Geçtiğimiz günlerde 11.İstanbul Bienali çalışmalarını izlemek için Tophane’deki eski tütün deposu  ve Karaköy Rıhtımı devamındaki eski antrepo binasındaki sergilere kapandım.
  Durup dururken izleyiciler arasında kadınların fazlalığı dikkatimi çekti. Her 10 kişiden 8’i gibi…
  Dönüşte otobüste yan ve ön koltuklarda aynı anda 4 kişiyi kitap okurken bulduım: 1 erkek, 3 kadın…
  Kendi çapımdaki anketin sağlamasını da yapmış oldum böylece.
  Aslında sonuç benim için yabancı değildi. Özellikle son beş yıldır kadınların sanata ilgisinde bir artış var. Kitap satıcılarına sorun müşterileri arasında kadınların sayıca üstünlüğünü söyleyebilir.
  Yakından biliyorum; ZOKEV fotoğraf kurslarına kayıt olanların ezici çoğunluğu son yıllarda artık kadın. TED Zonguldak Koleji’nde, Çelikel Lisesi’nde, Filyos Sanat Buluşmaları’nda gerçekleştirdiğimiz fotoğraf etkinliklerine katılan öğrencilerin, gençlerin %70’i kızlardan oluşuyordu.
  Filyos’da yaşlıca birisine bunun nedenini sorduğumda; erkeklerin ya sporda (futbolda), ya balıkta ya televizyon (internet) başında olduğunu söylemişti.
  Bunu bizim kentin yetişkinlerine uygularsanız ya kahvehanelerde, ya lokallerde alkol, kumar, at yarışı ya da parti binalarında politik gevezelik peşinde olarak açıklayabilirsiniz.
  Gözlediklerimden çıkardığım yorum şu; önemsiz, değersiz görülenin bir ayaklanması bence bu. 
  Uğradığı haksızlığa karşı çıkan toplum kesimlerinin (cins, ırk, ulus, sınıf, göçmen) en azından bir arayışa, yenilenmeye, değişime, sokağa, sanata gereksinimi oluyor. Kölelikten bu yana yeryüzü dersleri arasında bu var.
  Kadınlar doğrudan iletişime, sorun çözmeye önem verdikleri için toplumsallaşma sürecini artık ev dışına taşırmak isteyebilirler. Sanatı da içine alan sosyalleşme çalışmalarına katılma arzuları eşitlikten yana erkekler için bu yanıyla bir fırsat.
 60’lı, 70’li yıllarda, gençliğimizde dünyada ve ülkemizde kitap okuma ve fikir tartışması yaygınlığı sisteme isyan duygularının enerjisi içinde yer bulmadı mı?
  Ülkemize bakarsak o yıllardan günümüze, Ankara’nın asker ve sivillerden oluşan gerçek sahipleri  baktılar ve dediler ki; toplum aldı başını gidiyor. Gördüler ki, haber verildi ki; toplum kendilerinden ileri, uyanık ve bilinçli…
  Darbelerle balyozlaya balyozlaya şimdiki uygun düzeye getirdiler ki; yönetmesi, kandırması, sanattan, bilimden uzak tutması kolay olsun.
  Kadınlara yönelik bugüne özgü artan şiddetin nedenleri arasında; kadınların bugüne özgü değişim istekleri arasında ilişki var bence… 
  2010

Özelleştirme!


Yatağan işçisi sokaklara döküldü:
Hedef Ankara!

Özelleştirmelere karşı, Muğla ve Zonguldak'dan yola çıkan enerji ve maden işçileri yarın başkentte olacak. Yatağan'da yapılan yürüyüş ve basın açıklamasında işçiler, “Hükümet istifa” sloganlarıyla Ankara'ya seslendi. Eyleme Yatağan halkı büyük destek verdi, balkonlardan bile sloganlar yükseldi.

Karadon


Grizu Davasında 6. Bilirkişi Talebi Kabul Görmedi 
Zonguldak’ta 30 kişinin öldüğü, 11 kişinin yaralandığı 17 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen grizu faciasıyla ilgili dava ileri bir tarihe ertelendi. Bugüne kadar 5 bilirkişi raporu hazırlanan grizu davasında 6. bilirkişi raporu hazırlanması talebi kabul görmedi.http://www.haberler.com/grizu-davasinda-6-bilirkisi-talebi-kabul-gormedi-5575509-haberi/

Taşeronlaştırma!

Madencinin Taşeron Tepkisi
GMİS Şube Başkanı İsa Mutlu, Armutçuk Müessesesi Müdürlüğü'nde galeri tamir ve tarama işlerinin taşerona verilmesi için 17 Şubat'ta ihale yapılacağını söyledi. TTK'da taşeron çalıştırılmasına karşı olduklarını ifade eden Mutlu, "Ocaklarımıza taşeron sokmamak için eylemlerimiz artarak devam edecektir. Kurum yöneticilerini, ocaklara taşeron sokmak için değil işçi açıklarının giderilmesi için mücadele etmeye çağırıyoruz" dedi.http://www.haberler.com/madencinin-taseron-tepkisi-2-5577074-haberi/

21 Ocak 2014

Suçlu bulundu:

                                                                                                         

Tüm zamanların suçlusu: İnsan
  İbrahim Akyürek 
Küresel ısınma haber ve yorumlarında ısınmaya yol açan nedenler sıralanırken insan faaliyetlerinden söz etmek moda oldu.
Faaliyet içindeki insan çerçevesine hükümetler, devletler, şirketler giriyor mu?
Trafik kazaları, tükenmekte olan su kaynakları, kirlenen çevre olduğunda da tüm uyarılar insana seslenir. Bu konulardaki çağrılara, haberlere, broşürlere, söyleşilere egemen olan dil; biz sıradan insanların uyarılıp, eğitilmesini görev edinir. “Sivil toplum kuruluşları” da çalışmalarında bu egemen dili paylaşırlar. Şirket, devlet, yerel yönetim bürokrasisinin insanı çocuk yerine koyan, öğüt veren, neleri yapıp, nelerden kaçınmamızı sıralayan dilini çoğaltırlar.
Aşağıdakiler birbirini felaketlerin, sorunların ana nedeni olarak görür, işaret parmaklarını birbirine uzatarak; “terbiyeli ol, kurallara uy, denileni yap” der gibidir.
Daha yakınlarda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “bilinçsiz” su tüketimine dikkat çeken çizgili reklamları yayınlandı. Dişler fırçalanırken, çiçekler sulanırken, bulaşıklar yıkanırken uyulması gereken kurallar çocuklar üzerinden sıralandı. Toplumun çocuksuluğa geriletilerek kontrol altında tutulması sanki pekiştirilmek istendi.

Şişli Belediyesi de “Damlaya Damlaya Çöl Olur” kampanyası başlattı. Belediye Başkanı, gazetesinde baştan suçluyu gösterdi: “50 yıldaki küresel ısınmanın nedeni yüzde 90 insan, küresel ısınmanın nedeni insanlığın gezegenimizi kötü ve müsrif kullanması”.
İzmir’in; Şişli’nin kocaman otellerinde, lüks evlerinde, dev alışveriş merkezlerinde, fabrikalarında, belediyenin-devletin su işleri bürokrasisinde hangi faaliyetlerin döndüğünü merak etmek üstümüze düşmeyen vazifelerdir.
İşyerimin bulunduğu binada ana giriş merdiveninin ışığını gündüz saatlerinde tasarruf adına söndüren Saadet Partili komşuma enerji piyasasında neler döndüğünü de merak etmesini; asıl, büyük tasarrufun böyle başlayabileceğini, bize günlük eziyet çektirmemesini anımsattığımda; “siyaset yapma” telkininde bulundu.
Siyasetin parçası olan enerji ve su kaynaklarının seçimi, alınacak önlemler konusunda karar vermeyi partili neferlere devreden, halk-millet-yurttaş denen büyük çoğunluğa da elektrik düğmeleri, su muslukları başında özverinin hazzı ile suçluluk duygusu arasında gidip gelmek kalıyor. Oysa, J.Baudrilard bize “suçluluk duygusu, felaketin doğal olarak bizde uyandırdığı haz etkisinin merkezcil dalgasından başka bir şey değil” demiş; felaketten değil, kötülükten yola çıkmamızı önermişti.
John McKnight, “Profesyoneller İktidarı” kitabında, kötülük düzeninin bizi hep suçlu, kusurlu hissettirmesini şu satırlarla açıklar;
“Servis sistemleri müşterisine şu üç fikri telkin etmektedir:
Sen kusuru, eksiği olan birisin
Sen, problemsin.
Sen, bir problem kolleksiyonuna sahipsin.”


Belediye başkanınız, köşe yazarınız, öğretmeniniz, muhtarınız, çevreciniz, partiniz ister laikçi, ister şeriatçı, ister eski-yeni liberal olsun; nedenler ile sonuçlar arasındaki bağı kurmanıza kesinlikle izin verilmeyecek; kendinizi suçlu, kusurlu bulmanız araçsallaştırılmış akıl ve din oyunlarıyla garantiye alınacaktır.
Peki, bu arada Vatikan ve Diyanet İşleri ne işe yarar?
Daha geçenlerde Vatikan trafik kazalarıyla ilgili uyulması gereken 10 emir yayınladı. Hepsi araç başındaki kullara yönelik. Otomotıv endüstrisini, petrol şirketlerini, devletleri, hükümetleri, kiliseleri çekip çeviren bir avuç profesyonel azmana yönelik tek emir yok.
Erich Fromm, “Özgürlükten Kaçış” kitabında Protestanlığın insanda ruhsal olarak olarak hazırladığı çilecilik ve bireysel önemsizlik ruhunu kapitalizmin derinleştirdiğini savunur. Noam Chomsky de, “insanların kendilerini çaresiz hissetmeleri için büyük çabalar harcanıyor” demeden edemez (Amerikan Muhalifleri Konuşuyor).
Suçluluğu içimize aldığımızda ise, bizim gibi yaşayanlara büyüklük taslamak, iktidarı çoğaltarak aktarmak kaçınılmaz oluyor.
Görünmez İktidar artık duşun, musluğun, çamaşır makinasının, hortumun, diş fırçasının, “hayırsever” örgütlerin kampanyalarındadır.
İktidar oyunlarında ele kolay gelen, iknası en ucuz ve ne yazık ki en etkili araç sanatçıdır. Ali Poyrazoğlu, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde ve Alem FM’de, üşenmemiş evde suyu kurtarmanın 10 maddesini ciddi ciddi, uzun uzun açıklamış. Bu yolla ev başına 140 ton kurtarılabilirmiş.

Sanatçımız, bulaştığı ilişkilerin dayanıksızlığını, kabullendiği suçluluk duygusunu idealizme bulayıp okurunu-dinleyicisini terbiyelemeyi umuyor.
Oysa, Poyrazoğlu’nun kendine ve bize eziyet etmesine gerek yok. Çünkü, nükleer denemeleri o yapmadı, petrol, ilaç, otomotiv, silah, banka, medya devlerinin hisseleriyle O’nun doğrudan hiç ilişkisi olmadı.


iakyurek1@hotmail.com
  Haziran 2007: Sendika.Org 


Unutmamak İçin...


Zonguldak'tan Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi'ne...
Zonguldak SergiOdası, Hatay'da kurulacak olan Kütüphane için açılan kampanyaya kitap göndererek destek oldu.
Aralarında, Zonguldak'ı yazan yazarların (Murat Kara, İrfan Yalçın, Muzaffer Tayyip Uslu, Salah Birsel, Leyla Şahin ve İbrahim Tığ) kitaplarının da  bulunduğu kitap paketi, geçen aylarda başlatılan "Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi'ne Kitap ve Ailesi'ne Mektup" Kampanyası'na katkı çerçevesinde gönderildi.

Şairlerin Filmi'ne Ödül

Kelebeğin Rüyası'na  5 ayrı dalda ödül
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) geleneksel ödüllerini açıkladı.
En iyi yönetmen ödülü Jin filmiyle Reha Erdem’in olurken Zerre en iyi film, en iyi kadın oyuncu ve en iyi kurgu ödüllerini aldı. Film sekiz ayrı dalda aday olmuştu.
Kelebeğin Rüyası erkek oyuncu, yardımcı kadın oyuncu, en iyi görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni ve müzik dallarında beş ödül kazandı. Filmin dokuz ayrı dalda adaylığı bulunuyordu.
http://www.bianet.org/bianet/sanat/152941-siyad-odulleri-en-iyi-film-zerre

20 Ocak 2014

Şimdi Sıra albümde...


      
Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservaturı
Opera Anasanat Dalı
2010-11 dönemi mezunu  
Hasan Doğru
O Ses Oldu

18 Ocak 2014

Safranbolu'dan çok güncel...


Karabük’ün Safranbolu Belediye Başkanı AKP’li Necdet Aksoy, parti içinde kendisi de dahil bakanlara kadar pek çok kişinin cemaatle iç içe olduklarını söyleyerek, "İşler iyi giderken bu iç içe yapıdan hiç kimse rahatsız değildi" dedi.

Unutma Bahçesi

‘Reyhanlı’yı bilip susanlar suç ortağıdır’
Belgeleri sonradan okuduğumda “Demek ki Reyhanlı katliamının olacağından haberleri varmış” dedim. Adamlar biliyorlarmış ve önlememişler. İstihbaratın ardından hiçbir şey olmasa “tamam” dersin. Bunları bilmelerine rağmen 52 kişinin, bence sayı daha fazla, insanın ölmesine sebep olan bir saldırıyı önlemediysen burada ciddi bir sıkıntı vardır. Bilip de susuyorsan, suç ortağısın demektir.http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/reyhanliyi-bilip-susanlar-suc-ortagidir-haberi-86160
 (Not: Utku Kalı, Kdz.Ereğli doğumlu)

17 Ocak 2014

Doğa Gezisi


Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu Harmankaya Şelalelerindeydi 
Bülent Ecevit Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Topluluğu (KARADOST) tarafından, 11 Ocak 2014 Cumartesi günü Harmankaya Şelaleleri’ne gezi düzenlendi. 30 kişilik öğrenci ekibine Hindistan’dan yola çıkıp dünyayı dolaşan ünlü kaşif Ganesh Ganesan eşlik etti. Birçok şelale ve engelin olduğu parkuru tamamlayan ekip hatıra fotoğrafı çektirerek etkinliği tamamladı.

14 Ocak 2014

Yeter!

Devrek'te 'Devrek'e Cezaevi İstemiyoruz' Eylemi
"Sevgili Devrek halkı, Devrek çok zengin bir kasaba iken yanımızdaki ilçeler daha doğru dürüst gelişmemişken bizim fabrikalarımız ve birçok işyerlerimiz vardı ne oldu bunlara? Devrektaş kapandı, orman ürünleri fabrikası Orüs kapandı, süt fabrikamız kapandı, kireç fabrikamız kapandı ve bunlar gibi unuttuğumuz iri ufaklı bir sürü işletmeler kapandı. ya Devrek için önemli olan projeler ve elimizden alınan değerlerimiz. Onlar da gitti elimizden sessizce Yedigöller Milli Parkı'nı aldılar Bolu'ya verdiler. Köprübaşı Barajı'nı bile elimizden aldılar. Dorukan tüneli ve civarındaki ormanlarımız Karabük'e dahil edildi, bu ormanlarımız daha sonra Bolu'ya peşkeş çekildi, Eğerci civarındaki ormanlarımız Düzce'ye verildi ve bizi muhatap bile almadılar Eğerci ve Özbağı Beldeleri kapatıldı ve köy oldu. İçme suyu ve akarsularımız gitti, karayollarına kapatılma kararı verildi sıra orman işletmesinde, artık yeter diyoruz Devrekten aldıkları yeter."








http://www.haberler.com/devrek-te-devrek-e-cezaevi-istemiyoruz-eylemi-5543004-haberi/

13 Ocak 2014

Fatih Akın

Üçlemenin son halkası 
Ünlü yönetmen Fatih Akın, “Aşk, Ölüm ve Şeytan” üçlemesinin son filmi “The Cut”ın çekimlerini tamamladı. Başrolünü Fransız aktör Tahar Rahim’in üstlendiği filmin çekimleri, New York ve Küba’da yapıldı. Yapımda Rahim’e İngiliz oyuncu Akin Gazi eşlik etti. Fatih Akın, filmi 18 Eylül 2014’te vizyona çıkarmayı planlıyor. Üçlemenin ilk filmi “Duvara Karşı” 2004’te, ikinci filmi “Yaşamın Kıyısında” ise 2007’de seyirciyle buluşmuştu.
(Not: Fatih Akın'ın anne ve babası Zonguldak Filyos'lu...)
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/haber/25275900.asp
    
http://www.hollywoodreporter.com/news/a-prophet-tahar-rahim-fatih-akin-289521

06 Ocak 2014

8 Madencinin Öldüğü Kazanın Yıldönümünde Dava Açılmamasına TepkiÖlen 42 yaşındaki Yüksel Koca'nın eşi 40 yaşındaki Arife Koca ise, kazanın birinci yıldönümünde henüz dava açılmamasının kendisini rahatsız ettiğini söyledi. Eşinin babası Hasan Koca'nın da 1983'te aynı ocakta öldüğünü belirten Arife Koca, "Kimse arkamızda durmuyor. Bir yere gidiyoruz, 'Size aylık bağlandı' diyorlar. Bir an önce ceza davası açılmalı. 8 can gitti orada, adalet bir an önce yerini bulsun. Biz son nefesimize kadar bu işin peşini bırakmayacağız" diye konuştu. http://www.haberler.com/8-madencinin-oldugu-kazanin-yildonumunde-dava-5511607-haberi/

30 Aralık 2013

Bülent Ecevit Üniversitesi : Zonguldak
       
Bu filmler Yıldız Tutal'ı Unutmamak İçin...
Zonguldak SergiOdası, dört yıl önce genç yaşta kömür ocağında yaşamını yitiren Yıldız Tutal'ı unutturmamak için maden konulu filmlerden ikisini programına aldı. 

31 Aralık 2013 salı günü saat 17.45'de gösterilecek olan, gerçek bir öyküden filme aktarılan 'Ekim Düşü' tüm erkek çocukların babaları gibi madenci olmalarının beklendiği bir kasabada, ailesinin onun için hazırladığı geleceğin dışına çıkmaya çalışan, büyük hayalleri olan bir gencin hikayesini anlatıyor.
1 Ocak çarşamba günü saat 17.45'de izlenecek olan "The Molly Maguires", yine gerçek olaylara dayanıyor, İrlanda kökenli Amerikan maden işçilerinin mücadelelerini sıcak, samimi, titiz bir dille anlatıyor.
AA muhabirinin yaptığı araştırmaya göre, Zonguldak Kırat Mahallesi Güntepe mevkisinde 28 Temmuz 2009'da 17 yaşındaki Yıldız Tutal, çalıştığı kaçak maden ocağında üzerine kaya parçası düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Ruhsatsız kömür ocağının henüz 'çocuk' denilebilecek yaştaki Tutal'a ait olduğu ileri sürülmesine karşın gencin ailesi ve polis ekipleri işin peşini bırakmadı.
Film gösterileri; SergiOdası'nın başlattığı "Şiddet Kitaplığı" Etkinliklerinin devamı olarak  düzenleniyor.  
http://www.haberler.com/kacak-ocaklarda-olenlerin-yakinlari-ilginc-5411419-haberi/