23 Haziran 2019

Ereğli

                                                               
 FESTİVAL PROGRAMI AÇIKLANACAK 

21 Haziran 2019

"Demir biraderler şebekesi" sunar:

                  
"Evde elektrik çarptı" denilen işçinin kaçak maden ocağında öldüğü ortaya çıktı
İŞÇİ Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Üyesi ve Boğaziçi Doktora Öğrencisi İbrahim Sarıkaya, “Kaçak ocaklar sermaye ve devletin danışıklı dövüşü ile ayakta duruyor” diyerek şunlara dikkat çekti: “Kaçak ocakları, nerede ne kadar üretim yapıldığını hemen hemen herkes biliyor. Tespit edilmesi de çok kolay. Buna rağmen devamlılığının bir mantığı var. Birincisi Rödovanslı sahaların kendi içinde kaçak ocaklar var. Bunlar kayıtsız işçi ile üretim yaparak üretim maliyetini düşürüyorlar. Çünkü Rödovanslı şirketlerin devlete taahhüt ettiği bir üretim var. Örneğin Rödovanslı şirket, ‘ben sana bu ay bin ton kömür vereceğim’ diyor. Bu bin tonun 600 tonunu kendi kayıtlı işçisi ile üretiyor, geriye kalan 400 tonunu kendi ocağının içerisinde arkadan kapı yaparak yaptığı kaçak ocaktan çıkarıyor. İkincisi de Zonguldak’ta işsiz kalan gençlerin  kömür işini bilen bazı ustabaşılarını yanlarına alarak evlerinin arkasına kurdukları kaçak ocaklar var. Bunlar da piyasaya Türkiye Taşkömürü Kurumu'ndan daha ucuz kömür sunarak geçinmeye çalışıyor. Devletin buna göz yummasının nedenlerinden birisi, piyasa daha ucuz kömür sürülmesi. Çünkü bu onun da işine geliyor. Böyle yaptıkları için piyasada ucuz kömür bulabiliyorsunuz deniliyor. İkincisi ise işsizliği bir süre gölgeleyebiliyor. Böyle yaparak kayıtsız, hiçbir güvenlik önlemi olmadan insanlar bu ocaklarda heba oluyor.”

17 Haziran 2019

Kaçak ocaklar

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, basın mensupları ile bir araya gelerek gazetecilerin sorunlarını çarpıcı açıklamalarda bulundu. Vali Bektaş, kaçak ocaklarla ilgili olarak şunları söyledi: “Ben geçtiğimiz asayiş toplantısında artık işçi ölümü yaşamak istemiyorum. Meclis görevini yaptı. Üç yıldan beş yıla bu işi hapis cezası olarak açıkladı. Enerji Bakanlığı çalışma yaptı. Üstelik taşeronların ve kaçak maden işletmecilerin gözüne baka baka yaptı. TTK ve biz de görevimizi yapıyoruz. Kaçak madenciliğin gündemimizden kesin olarak çıkması gerekiyor. Zonguldak alıştı ama ben alışmayacağım. 19 yaşındaki çocuk öldü benim canım gitti. O çocukların orada çalışmalarına göz yummayacağız, yummamalıyız. Siz alıştınız, kanıksamayın. 19 yaşındaki gencin fare yuvası gibi yerde ölmesine müsaade etmeyeceğiz. Erdemir, HATTAT, Kardemir gibi büyük şirketler, riski düşürsün, kömür çıkartılsın. Eski amatör işlerden kurtulacağız. Vatandaşlarımız da bizi uyarsın. Falanca yerde kaçak kömür ocağı işletiliyor desin. Bu lüksümüz yok. 19 yaşındaki çocuğu orada kurban veremem. İşçi çalışıyorsa sigortası olacak, güvenliği olacak. Şu anda iki asgari ücrete rağmen bu iş kurtarıyor. Ben herkesten yardım istiyorum. Bu iş gündemde olsun. Bu acıyı taze tutalım, acıları yaşamayalım. Hassasiyet toplum içinde oluşsun. Çocuklarımızı o çukurlarda kaybetmeyelim” dedi.
http://www.elmas67.com/genel/genclerim-fare-yuvasi-gibi-yerlerde-olmesine-musaade-etmeyecegiz-h32895.html 
                

10 Haziran 2019

Yeniden Mükellefiyet: Demir Biraderler...

BİRER BİRER ÖLÜYORLAR!
 Adnan Küçükvar   İnanış 
Dağ-bayır gibi yerleşim alanları ötesinde, köstebek usulü çıkartılan kaçak kömür ödediğimiz ‘Tüvenan/yıkanmamış kömür’ üretimi, TTK’nın ‘Redevans/Kira’ karşılığı özel sektöre devrettiği alanlara girmeye başladı.
Özel sektör, santraller ve piyasaya sürdüğü kömür için; maliyeti düşük olan, redevans alanlarını kullandırttığı bu kaçakçılardan ‘Temin’ yoluna gitti. Böylece ‘Vergi-sigorta-maaş ödemeden’ ve çok ucuza temin edilen ‘Tüvenan/yıkanmamış kömür ile daha çok para kazanma dönemine geçildi.
Bu siyaset ve kurumunda işine geldi. Alan-satan memnundu. Ancak, ‘Daha çok kömür-daha çok para’ dayatması neticesi, hem dağdaki hem de redevanslı alanlardaki ‘Kaçak ocaklar’, iş kazaları açısından ‘Ses vermeye’ başladı.
Yöre ve ülke kamuoyunda eleştiriler artınca, ‘Siyaset’ ve ‘Bürokrat’ cemaati, ‘Ölümleri önleyeceğiz’, ‘kaçak ocağa göz yumulmayacak’ cinsinden, toplumun gazını almak için ‘Reklam’ açıklamaları yapsa da, ‘Kaçak ölümler’ sıklaştı.
Havza da 200’e yakın kaçak/ ölüm ocağında bin 500 çocuk-yaşlı madenci, 5 bine yakın çevresini geçindirmek için mezarında kazma /kürek sallıyor.
Göstermelik denetimler yani patlatmalar ile piyasanın gazı alınıyor. Ancak, siyasetin etkili olduğu bu ‘Kaçak/ölüm ocakları’, ‘Sosyal denge bozulmasın’ edebiyatı içinde ellenmiyor. Ne hikmetse, kaçak ocak çalışan ve sayısını düşürmek için; özel sektör ve TTK’ da ki işe alımlarda eritme yoluna gidilmiyor.
 
Kısacağı ‘Göz göre göre ölüyorlar’, köstebek usulü kazdıkları kaçak/ölüm ocaklarında…
Kim bilir, belki de… ‘Birer birer ölüyorlar’ diye attığımız manşetin ‘Mana’ ve ‘Muhtevasını’ özümseyip, koltuklarında oturmanın mutluluğunu yaşıyorlar…
http://www.inanisgazetesi.com/haber-birer-birer-oluyorlar-30474.html 
                 

08 Haziran 2019

Zonguldak



Kozlu

Çırgan Sanat Buluşmaları 16 Haziran'da gerçekleşiyor
Çırgan Köyü Muhtarlığı ve Zonguldak Sergi Odası'nın desteklediği etkinliğin dördüncüsü 16 Haziran 2019 pazar günü Çırgan Köy Konağı çevresinde yapılacak.
Kozlu Kocatepe İlkokulu öğretmeni Fatma Özkeskin'in ana sınıfı aileleriyle birlikte etkinliğe katılırken, Çırgan ve çevre köylerden gençler buluşmada yer alacak.
Filyos'da, Atölye İskele'de yontu çalışmalarıyla tanınan emekli öğretmen Mehmet Türkçelik, özel çocuklarla çalışan öğretmen, fotoğrafçı İlknur Birinci, Sergi Odası'ndan fotoğrafçı İbrahim Akyürek etkinlikte eğitmen olarak bulunacak.
Piknik, oyun ve sanatsal çalışmaların birlikte olacağı herkese açık etkinlik Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Tıp Fakültesi'ne kırk dakika uzaklıktaki Kozlu'ya bağlı Çırgan Köyü'nde yapılacak. 
Çırgan buluşması, 2015 yılında, gazeteci Çetin Sezgin'in; 2016'da, Ocak 2013'de Kozlu maden ocağında meydana gelen patlamada ölen sekiz maden işçisinin anısına düzenlenmişti. Üç madencinin mezarlığı şimdi Çırgan'da bulunuyor.
Çırgan buluşmasında bir de sergi yer alıyor. Karikatürcüler Derneği'nin kitap konulu karikatür sergisinin bir bölümü etkinliğe konuk olacak.Haberleşme: 67sergi@gmail.com / SergiOdası

06 Haziran 2019

Devrek

Kadınların kurduğu kooperatif 25 kişiye istihdam sağladı
Devrek Halk Eğitim Merkezi'nde dikiş eğitmeni olarak çalıştıktan sonra emekliye ayrılan evli ve 1 çocuk annesi 53 yaşındaki Saniye Uysal, 2010 yılında 7 köylü kadınla birlikte Devrek Merkez, Dedeoğlu ve Çolakpehlivan Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ni kurdu. Kadınların, bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri satabilmek amacıyla kurulan kooperatif, talep artınca yöresel ürünleri de üretip satmaya başladı. Tamamı köylü kadınların çalıştığı kooperatifte sebze, meyve, reçel gibi ürünlerin yanında, Devrek ekmeği, beyaz baklava, gözleme, köy makarnası, tarhana gibi yöresel ürünlerde üretilip satılıyor. Dedeoğlu köyünde atıl durumda bulunan eski köy okulunda ve ilçe merkezinde kiralayıp mutfağa dönüştürdükleri binada her gün bir araya gelen kadınlar, elleriyle açtıkları hamurları fırında yine kendileri pişirip ambalajlayarak, dükkanda ve internetten 'Devrek Güneşi' markası adı altında satışa sunuyor. Ayrıca il dışındaki müşterilerine de kargoyla ürün gönderiyor.
 
http://www.pusulagazetesi.com.tr/kadinlarin-kurdugu-kooperatif-25-kisiye-istihdam-sagladi-123161-haberler.html 
    
http://devrekgunesi.com.tr/

04 Haziran 2019

                                                                
Zonguldak İçin 
Kültür Sanat Zamanı 
www.67sanat.blogspot.com.tr
 15 Yaşında!  
Kültür Sanat 
Haberlerinizi Gönderin
haber olsun!
İbrahim Akyürek
67sergi@gmail.com

01 Haziran 2019

5 - 20 Haziran 2019 < Fotoğraf Sergisi

 "Bir Kentin Arka Yüzü" Taner Nasuhoğlu'nun anısına yinelenecek
                   
Fotoğrafçı Alaaddin Kara'nın fotoğraflarından oluşan "Bir Kentin Arka Yüzü" Sergisi, 5 Haziran 2019'da Sergi Odası'nda (Zonguldak) açılacak. 
Zonguldak kömür havzasında yer alan, aralarında kaçak olanların da bulunduğu özel ocaklardaki çalışma koşullarından ve üretim sürecinden örnekler sunan sergi ilk kez Mart 2012'de 7. Zonguldak Fotoğraf Günleri'nde açıldı. Daha sonra Sergi Odası Soğuksu Atölye'yi, Maden Mühendisleri Derneği'ni ve 2014 yılında bir madenci köyü olan Çırgan Köyü (Kozlu) Köy Konağı'nı dolaştı.
Sergi, kentin bitmeyen ana sorunu olan kaçak ocaklara dikkat çekmek için, geçen ay 19 yaşında ocakta ölen Taner Nasuhoğlu'nun anısına yinelenecek.
Nasuhoğlu, Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde ruhsatsız işletilen maden ocağında meydana gelen göçükte kömür ve taş yığınlarının altında kalmıştı.
Ölen gencin dayısı ve Sapça Köyü Muhtarı Şenay Nasuhoğlu, yeğeninin geçen yıl liseden mezun olduktan sonra gündelik işlerde ve kaçak ocaklarda çalışmaya başladığını söyledi. Zonguldak'ta ikinci bir iş sahası olmadığından gençlerin kaçak madenlerde çalıştıklarını söyleyen Nasuhoğlu, "Zonguldak’ın kaderi bu" demişti.
Maden teknikeri olan fotoğrafçı Alaaddin Kara'nin "Bir Mendil Kömür" isimli yayınlanmış bir de öykü kitabı var.
Sergi Odası'nın katkılarıyla düzenlenen 40 fotoğraftan oluşan sergi bayram günleri dahil 21 Haziran'a kadar tam gün açık olacak. 
Yer: SergiOdası (Mithatpaşa Mah. Zübeyde Hanım Cad. 19 Arı İşhanı Kat 1- Zafer Eczanesi Üstü
Madenci Heykeli'ne 100 m. Merkez-Zonguldak     67sergi@gmail.com 
                

29 Mayıs 2019

Tüketici Hakları Derneği Zonguldak Şube Başkanı:

“Köylü kadınlara yer bulunsun”

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Topaloğlu, şunları söyledi:
“Özellikle köylü kadınlarımızın köyde ürettikleri diğer ürünler göre daha sağlıklı olan sebze ve meyvelerini Tüketicilere sunmak için, Yerel yönetim gerekli koşulları sağlayarak bu kardeşlerimize çağdaş bir yer ayarlamalıdır.
Her türlü hijyenik ortamdan uzak insanlar köprü üzerinde altında mağdur oldu Hasta oldu. El emekleri ile ürettikleri ürünleri, aile bütçesine katkı yapmak, Hem de Tüketiciye daha sağlıklı ürün sunma adına mücadele eden insanlar.
Daha önceki belediye yönetimine konuyu iletmiştik ancak çözüm bulunmadı.
Şimdi yeni seçilen yönetime sesleniyoruz.
Bu annelerimizi kardeşlerimizi her gün zabıtayla karşı karşıya getirmeyin."
http://www.halkinsesi.com.tr/genel/koylu-kadinlara-yer-bulunsun-h47572.html 
                
  Vali Bektaş: 
“Kömürü Gösteremiyorsanız Bakkalı Kapatın Gidin”
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği tarafından Coşkunoğlu Restoranda verilen iftar yemeğinde konuşan Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, Zonguldak’ta yıllardır turizmin gelişmesi adına altyapı hazırlığı yapılmadığına vurgu yaparak, “Zonguldak halkı kör olmuş. Siz içindesiniz, sorunu göremiyorsunuz. Ben daha altı aydır Zonguldak’tayım. Altı ay sonra ben de kör olurum. Zonguldak olarak turist hazırlamaya hazır değiliz. Hep söylüyorum geç yapılan proje yanlış projeden iyidir” dedi.
         
Bektaş çok konuşulacak sözlerini şöyle sürdürdü: “Zonguldak’a gelen kömürü görmek ister. Ne yapılmış? Zonguldak’a gelene maden ocağını gösteremiyorsak kapat dükkanı git. Yine Zonguldak’ta çok güzel bir Gökgöl Mağarası var. Mağaracı olan benim ama Gökgöl Mağarasının ismini duymamıştım. Tanıtamamışız. Olaya bütüncül bakmak zorundayız. Vatandaş para verip Zonguldak’a martıları görmeye mi gelecek. Teneke dükkanları görmeye mi gelecek.”

25 Mayıs 2019

   
Yapay zekâ çağında çocuk yetiştirmek
 Bora Küçükyazıcı   Cumhuriyet
Örneğin ABD Silikon Vadisi’ndeki neredeyse tüm yöneticilerin çocuklarını gönderdikleri okuldaki eğitime yakından bakalım.
Sınıflarda eski tip sıralarda oturan öğrenciler karatahta ve tebeşir kullanıyorlar. Okulda uygulanan dersler içinde marangozluk ve bahçe işleri en çok önemsenen görevler konumunda. Bahçede bitki eken, toprağı bizim bildiğimiz karasaban ile sürmeyi öğrenen çocukların babaları Silikon Vadisi teknoloji şirketlerinin en üst düzey yöneticileri. Bu okullarda müzik dersleri doğada, ağaçların altında ve kuş sesleri ile birlikte gerçekleşiyor. Okulda öğrenciler kendi ektikleri, hasadını yaptıkları meyve ve sebzeleri tüketiyorlar. Bu okulların benzeri eğitim felsefesini yerleştirmiş olan Finlandiya ilkokullarında günlük okul süresi sadece 4 (evet dört) saat. Üstelik bu 4 saatin içinde oyun ve beslenme süresi de var.
İlkokulda günde 4 saat okulda olan, hiç ev ödevi bulunmayan çocuklar, nasıl oluyor da lise yıllarına geldiklerinde, PISA testi ile tescillenecek şekilde, matematik, okuduğunu anlama ve fen bilimleri alanlarında dünyanın en iyisi oluyorlar? İşte bunun üzerine düşünmeliyiz, hem de çok düşünmeliyiz.
Okulda dikiş diken, ahşap doğrama işleri ile uğraşan, pense-tornavida kullanmayı öğrenen, toprakla haşır neşir olan çocuklar, eve geldiklerinde kendi kendilerine kaliteli uğraş ve hobi edinme konusunda avantaj sağlıyorlar. Oysa gün içinde elden akıllı telefon düşmeyen nesillerin yetiştiği ülkelerde, o akıllı cihazın içine kim, ne yüklüyor ise onunla yaşam bakışı şekilleniyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/m/koseyazisi/1409800/Yapay_zek__caginda_cocuk_yetistirmek.html
16 Haziran 2019, Pazar günü çocuk ve gençler Çırgan Köyü'nde (Kozlu) olacak!
Sen de gel! Çırgan Köyü Muhtarlığı - SergiOdası
E-posta: 67sergi@gmail.com    T: 0542 424 38 47
      

20 Mayıs 2019

Kdz. Ereğli

               

Köyüne kütüphane kurdu, 'İyi Kalpli Ol' ödülünü aldı
Almanya'da maden işçisi olarak 41 yıl çalıştıktan sonra Ereğli'nin Karakavuz köyüne yerleşen, 2 çocuk babası Cevat Kenanoğlu, 2 katlı evinin altını kütüphaneye dönüştürdü. Çocuklar, köylerine kütüphane kazandıran Kenanoğlu’na 'eğitim dede' demeye başladı. Kenanoğlu, kendi imkanları ve bağışlar ile yaklaşık 1000 kitaplık kütüphaneye, 'Karakavuz Köyü Halk Kütüphanesi' adını verdi, kütüphanenin girişine de Yunus Emre'nin 'İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin. Ya nice okumaktır' sözlerinin yazılı olduğu tabela koydu. Çocuklar, hafta sonlarını kütüphanede kitap okuyarak ve ders çalışarak geçiriyor. Cevat Kenanoğlu da çocuklarla kitap okuyor.

http://www.pusulagazetesi.com.tr/koyune-kutuphane-kurdu-iyi-kalpli-ol-odulunu-aldi-122124-haberler.html

Çaycuma


15 Mayıs 2019

VALİ İTALYA'DAN ÖRNEKLER VERDİ
Eyüp Bektaş   Ereğli Önder
Kdz. Ereğli'nin ciğerini söken bir olay vardır. Bilenler çok iyi bilir ki, Ereğli-Kandilli arasındaki 17 kilometrelik demiryolu, uzun yıllar kömür ve işçi nakli hizmeti verdi. ta ki, kömür naklinin karayolları ile de yapılması yönündeki ihale açılıncaya kadar. O ihale sonrasında karayolu ile rekabet edemeyen ya da ettirilmeyen bu demiryolu daha sonra devre dışı kalmıştı. Demiryolunun devre dışı kalmasını fırsat bilenler de, 2010 yılında DDY'nin arazilerini hazineye devrederken, demiryolunu söktürdüler ve var olan tarihi buharlı lokomotifi de oksijen kaynağı ile cayır cayır kestirerek, MKE'ye hurda olarak gönderdiler.
Oysa, 15 Mayıs 1965 yılında hizmete giren Erdemir'in ülke demiryoluna bağlanması için Arifiye-Ereğli demiryolu projesi de vardı. Diğer yandan Cumhuriyet'in ilk yıllarında Ankara-Filyos, Filyos Ereğli demiryolu projesi de başlatılmış bu demiryolu ağı Zonguldak'a kadar ulaşmıştı. Ereğli'yi Zonguldak'a bağlayacak olan Armutçuk-Kozlu prjoesini gerçekleştirmek için kimse harekete geçmemişti. 1965 yılında havaalanına sahip Erdemir, 1992'deki kazadan sonra kapatılan havaalanı ile hava ulaşımına kapanırken, 2010 yılında da var olan demiryolunu da kaybetti.
http://www.ereglionder.com.tr/genel/vali-italya-dan-ornekler-verdi-h82197.html
                

13 Mayıs 2014; Soma İçin:

FİLM GÖSTERİSİ 
18 Mayıs 2019 Cumartesi 16.05
 SergiOdası'nda Büyük Perdede 160 dk.
"Margaret Thatcher'ın Türkiyesi /Turgut Özal'ın İngilteresi"
    
1984/85, madencilerin grevinde kuzeyde bir kasaba
http://billyelliotthemusical.com/

13 Mayıs 2019

Devlet İşleri:

Bizim şehirde hem görünmeyeni, 
hem de silineni var!
Burası Sivas, Aydın, Kocaeli, İstanbul...
Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği katliamın 5. yıldönümünde madenci aileleri adaletsizliğe karşı seslerini duyurmak için Soma 301 Madenci Aileleri Derneği önünde toplandı

Katliamın yıldönümünde madenci ailelerinden adalet çağrısı

Madenci Anıtı önünde yapılan basın açıklamasını katliamda oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden İsmail Çolak okudu.
Patron Can Gürkan’ın yitirilen her bir can için yalnızca 17 gün hapis yatarak tahliye edildiğini ve maden işletme yetkisinin yeniden verildiğini vurgulayan Çolak “Bu karar yeni katliamların önünü açmıştır. Bu karar sermayeye ve diğer patronlara ‘işçileri istediğiniz gibi çalıştırabilir, güvenlik önlemlerini almadan işe koşabilir, ölüme gönderebilirsiniz’ demektir. Bu kararla Türkiye’de adalet sisteminin güçlüden ve zenginden yana olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.
 
http://haber.sol.org.tr/emek-sermaye/katliamin-yildonumunde-madenci-ailelerinden-adalet-cagrisi-262831

05 Mayıs 2019

Almanya'ya göç eden ilk kuşak Türkiyeli işçilerin şarkıları: 
Songs of Gastarbeiter
Yıllarla göçmen işçi sayısındaki artışa paralel olarak, bu müzik de büyüdü. Ancak "Misafir işçilerin" 1960'lardan itibaren ürettikleri müzikler kendileri gibi Almanya toplumunda uzunca bir süre "misafir", bir "alt kültür" olarak kaldı.
Ancak bu şarkılar, Almanya'nın sonunda bir göç ülkesi olduğunu kabul etmesi ve özellikle Avrupa'da son yıllarda Türk folk/Anadolu rock müzik türlerinin popülerlik kazanmasıyla yeniden duyulur hale geldi.
Bu durumda en büyük paylardan biri de, "Songs of Gastarbeiter" (Misafir İşçilerin Şarkıları) albümüne ait.   https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-47152629

04 Mayıs 2019

                
Zonguldak’ta “Gazeteciye saldırıyı kınayana bile” saldırı var
Hayati Yılmaz / Zonguldak Tarih
1940 yılında devletleştirilen maden ocakları, 1980’lerden başlayarak Zonguldak’ın dönüştürülmesi politikası ile TTK’nın bir çok yerinde maden arama ve çıkartılmasına özel şahıslara izin verildi. Aslında bir şekilde şehirde bazı insanların sermaye oluşturması için kanun ile ya da kanunsuz ticaret yapmalarına bürokratlar ve politikacılar başta olmak üzere yetkili isimler de göz yumdu. Tam 30 yıldır kaçak ocak adıyla bu işletmeler faaliyetlerde bulundu.
Hal böyle olunca, Zonguldak`ta ticaret mantığı biraz yasal olmayan bir zemine oturtuldu. Mafyalaştı.
Yasal olmayan bu durumda beraberinde mafya benzeri güç oluşturmaya dönüştü. Hem para kazanıyorlar, hem de mafyavari hal ve hareketler takınıyorlardı. Bunlar yine siyasi ve bürokratlar tarafından da tutulan kişilerdi. Aynı kişiler sokakta adam döverken, akşam bir siyasetçi ile protokolde gözükebiliyordu.
Korkutarak sokağın otoritesini elinde tutmaktan, gazetecilere baskı yapmakta bunun ile beraber geldi.
    
Dediğim gibi Zonguldak’ın ekonomisinin gerilemeye başlaması ile yaratılmak istenen (kaçak ya da yasal ) kişisel sermaye ekonomisinin getirdiği mafyavari hareketler bunlar. Bunun sorumlusu geçmişte üst düzey bürokratlardan tutunda bu gelişmeleri görmemezlikten gelen politikacılara kadar herkesin ihmalinden kaynaklanıyor. Tüm bu hatalar zincirini gazeteciler çekmek durumda kalmasın.
Önlem alınsın.
Gazeteciler de bu tür saldırılarda susmaması gerek. "Bana dokunmasınlar“ dediğin anda, aslında ”sana çoktan dokunulduğunu” gösterir.
http://www.pusulagazetesi.com.tr/zonguldakta-gazeteciye-saldiriyi-kinayana-bile-saldiri-var-121118-haberler.html 
                   

Güncelleşen Yazı

       
Belediye’de, Adliye’de, devletin bazı kurumlarında işlerin yavaş işlemesine katlanamıyoruz. Özelleştirmeleri bu yüzden seviyoruz. Kaynak yaratıyor, şehrin önünü açıyoruz. Devletimizin binalarını, tesislerini arazileriyle birlikte alıp millet açlığını gidersin istiyoruz.
Zonguldak Sevdalıları'ndan 
demokrasi güçlerine bin selam!
İbrahim Akyürek
Biz Zonguldak Sevdalıları yaşadığımız şehrin taşına toprağına, denizine hayranız. Yumuşak başlı insanını, emekçisini, sanatçılarını çok severiz. Mücadelelerini destekleriz. Atatürkümüzü de severiz. Dinimiz konusunda tutucu değiliz. Zaten yemeli içmeli hizmetlerde payımız vardır.
Biz kimiz? Büyük küçük işadamından, mahalle arasındaki esnafa; çaycısından büfecisine, ihale işlerine takılandan sıradan maden işçisine, devlet memuruna bu şehrin sevdalısıyız.
En büyük hatamız aceleci olmamız. Boş arazi, deniz kıyısı, kaldırım görünce elimizde ne varsa oraya yatırmak, uysal halkımızın aç fertlerine ekmek yedirmek telaşı içindeyiz. Belediye’de, Adliye’de, devletin bazı kurumlarında işlerin yavaş işlemesine katlanamıyoruz. Özelleştirmeleri bu yüzden seviyoruz. Kaynak yaratıyor, şehrin önünü açıyoruz. Devletimizin binalarını, tesislerini arazileriyle birlikte alıp millet açlığını gidersin istiyoruz. Kabul edersiniz ki, aç insanlar hemen çete kurup, mafyalaşıp huzur kaçırır. Aile içi şiddet artar, birbirlerini katlederler.
Bu tek caddelik şehirde bizim de hatalarımız oluyor. Özellikle sanatçı, gazeteci büyüklerimize. Ne var ki, her zaman yanımızda olan basın zaman zaman bizi üzüyor, kızdırıyor.
Biz duygusal insanlarız, unutmayın. Belki aşırı alınganlık yapıyor, acele tepki veriyoruz. Bu yüzden üç karikatürist abimizi korkutarak üzdük. Gazeteci abilerimize kafamızla, adamlarımızla giriştik. CHP binasında taşkınlıklar yaptık, laik ellerimizle adaleti sağladık. İki fotoğraf sanatçısı abimize haklarını aramanın ne demek olduğunu sertçe hatırlattık. Bir fotoğraf ustası abimizin, ekmeğimizle oynayan imza toplama işine girmesine, basına haber vermesine bozulduk iki psikopat göndermekle tehdit ettik. Bir ünlü sendikacıyı, bir maden mühendisini çoluk çocuğundan ayırdık, toprağa altına yolladık. Eskiler bilir, şehirlerarası yolcu taşımacılığına girmek isteyen yeni firmaların araçlarını Asma yolunda kurşunladık. Yıllanmış işçilerimizi kovmayı yurtsever bileklerimizle bizzat yaptık. Sınıf atlamak isteyen küçük hırsızlara böylece sosyal mesaj göndermiş olduk. Boşanma işlerine bile bulaştık, dükkanların devir işlerinde görevler aldık. Maden işçisi olarak çalışırken keyfimize karışan mühendisleri tehdit etmeyi alışkanlık haline çevirdik. Parti delegesi olmanın verdiği cesaret ve işçi halimizle mühendislere hava attık.
Zonguldak-Kozlu sahil boyunu, Kozlu’nun tepelerini, Kilimli’yi, Gelik’i, Muslu’yu, Filyos’u çok sevdik. Kilimli'nin taşı ve toprağı, ÇATES’in elek ve tartılarıyla bir kale inşa ettik. Kozlu Kavaklık'da "milli emlak savaşları" verdik, vurduk vurulduk. Çok sevdiğimiz, içinden pek ayrılmadığımız şehrin belediye binasında gürültü çıkardık, bizi hep destekleyen belediye başkanlarımızı üzdük. Küçük esnafın bile gariban zabıtaları dövmesine ses çıkarmadık. Kredi kartı ile borca batan emekçi halkımıza para bulduk. Halk arasında “tefecilik” denen hizmeti yirmi yıldır Ereğil’den Kilimli’ye her yerde biz verdik. Keşke bu işi fazla abartmasaydık.
Mutsuz iş erkekleriyiz, 
sevgi ve ilgiye olan ihtiyacımız 
sanatçılarla ortak
Maden işçilerinin Büyük Ankara yürüyüşü sonrası oluşan çoşkuyla İstanbul Sarıyer'de kurulan madenci konut kooperatifinin en baştan zor zamanında yanında olduk, madenci ailelere el attık. Büyük deprem sonrası değeri kat kat artan bu konutlarda şimdi madenci aileleri olmasa da, biz sevdalılar emeğin başkentini gururla temsil ediyoruz. Buradaki konutlarla ilgili yapılan "solcu yandaşların gemicikleri" benzetmesini kötü niyetli buluyoruz.
Yukarıda saydığımız hatalar karşısında hoşgörüsünü, anlayışını esirgemeyen, sessizliğini koruyan başta Zonguldak Barosu olmak üzere demokrasi güçlerine, sendikalara, sosyalistlere ve öteki bileşenlere tek tek teşekkür ediyoruz. Bize bu günleri gösteren büyük asker Kenan Evren’in geçmişte şehrimizi ziyaretinde gördüğümüz gibi bazı bileşenlerin bizi desteklemesini asla unutmuyoruz.
Sanatçılarımıza, yazarlarımıza, aydınlarımıza da teşekkür ediyoruz. Gönüllü olarak, para almadan televizyonlarımızda program yaptılar, gazetelerimizde yazdılar, çizdiler, araştırmalar yaptılar. Halkla ilişkiler konusundaki düşüncelerini paylaştılar, işlerimiz konusunda akıl verdiler. Onların sevgi ve ilgiye olan ihtiyaçları; biz sevdalıların ilgi ve sevgiye olan ihtiyacıyla çakıştı, ruhsal kardeşliğimiz pekişti.
Ayrıca; demokrasi güçlerinin gezi parkı, ayakkabı kutusu ve termik santral eylemleriyle zirveye çıkan mücadelesine az zaman ayırsak da destekliyoruz, içinizdeydik zaten.
Bayrağımızı, vatanımızı, savcılarımızı, yeşili, polisimizi, denizi, belediye başkanlarımızı seviyoruz. Bu öyle sevgi ki, kendi çoluk çocuğumuzu, işçimizi, eski siyasi mücadele arkadaşlarımızı sevmeye vakit bulamıyoruz.
Biz her siyasi görüşten duygusal, belki bu yüzden çoğu zaman içki, kumara takılan, çocuklarını ihmal eden mutsuz iş erkekleriyiz. Aceleciyiz, çabuk kızıveriyoruz, sizden tek arzumuz bizi üzmeyin.  
Selamımızın sonuna yaklaşırken Muslu’dan, Filyos’dan, Kilimli’den, Kozlu’dan, İstanbul Sarıyer’den, Irak Erbil’den, Demokrasi Platformu dinlenme tesislerinin hemen karşısındaki tepeden demokrasi güçlerine gezi ruhu ile perçinlenmiş yurtsever selamlarımızı gönderiyoruz.
     
 Nisan 2014