18 Ocak 2021

İngiltere

    
 Komünal emek gücü 
 İşçi Evi’ni yarattı 

Aralık 2020


 

Almanya

John Carpenter’ın gözlüğü Fatih Akın’da  
Fatih Akın'dan Alman gazetesi taz için They Live esintili reklam. 
Ana akım gazetelere alternatif sunmak amacıyla yayın hayatına 1978 yılında Berlin’de başlayan, merkezine insan hakları savunusunu koyarak, sesi az duyulanların sesi olmaya çalışan bağımsız gazete taz, yönetmen koltuğunda Fatih Akın‘ın oturduğu yeni filminde cesaretten yana bir tavır sergiliyor. “Kimseden Korkma” adlı filmde, They Live’e göndermeyle, “taz marka” güneş gözlüğü saklı mesajları açığa çıkarıyor.
          
Film aracılığıyla, günümüzde dijital platformlarla rekabet ve pandemi nedeniyle pek parlak günler geçirmeyen ve salonları kapalı olan sinema sektörünün durumuna da dikkat çekilmesi hedefleniyor.

17 Ocak 2021

Aralık 2020


 

Ocak 2021


 

Eski, 2010

Sabriye Çağırıcı yaşamı boyunca Akhisar Töb-Der Şube Başkanlığı yapmış, Eğit-Der kuruluş çalışmalarına katılmış, Kdz. Ereğli’de öğretmenlik yaptığı sırada İnsan Hakları Derneği’nin kuruluşuna emek vermiş, Eğit-Sen ve Eğitim-İş’in birleşme süreçlerine aktif olarak katılmıştı. Yaşamının son yılları, 1996 yılında yakalandığı akciğer kanserine karşı mücadele ile geçen Çağırıcı, 16 Haziran 2000 yılında aramızdan ayrıldı.

Vecihi Timuroğlu’nun önsözünden


Haziran 2020

 

1950 yılında Kdz. Ereğli’de doğdum. Kdz. Ereğli Sanat Kurumu Derneği Savaş Büke Öykü Yarışmalarında, ilki 1998 yılında olmak üzere birincilik ödülleri kazandım. “Safinaz Cicanemin Menekşeleri” adlı öyküm “Tavuk Suyuna Çorba Türkiye’den Yüreğinizi Isıtacak Seçme Öyküler” kitabında, “Yaz Gelince” adlı öyküm ise, Foça Belediyesi 2015 Deniz Öyküleri III. kitabında yer aldı. Sonrası, Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur misali. Bir yazmaya başladım ki, dur durdurabilirsen. Muson yağmurları gibi aralıksız yazarken de, bu kitapta yer alan öykülerimin yanına kapıları yoldaş yapıverdim.

Eski, 2015

Yeniçeltek halkı, Yeraltı Maden İş örgütlülüğüyle ilk sınıfsal bilgilerle tanışıp işyerindeki hakları için girdikleri mücadelenin boyutları geliştiğinde tüm çevre halkı ile de bütünleşmişti. Öyle ki; mahalle komiteleri kurmaya kadar başarılı adımlar atmışlardır. Buna bağlı olarak da 12 Eylül’de en büyük işkenceyi Yeniçeltek işçileri gördü. Et Balık Kurumu’nda etlerin asıldığı yere işçiler asılarak işkence gördü.

Bu insanlar, 12 Eylül’de yargı karşısına çıkarlarken karşılarında buldukları Hakim Arif Hikmet, bu yaşananları duyuyor, öğreniyor ve buna karşı gerçek bir yargıç tavrı sergiliyordu. Bu kitapta anlatılanlar bunun güzel bir aktarımıdır. Bunu sağlayan arkadaşa teşekkür ederim…

Çetin Uygur

Ekim 2020

Maden ocakları yıllar önce kapatılmış bir köyün halkı, üretmekten aldığı keyfi unutalı çok olmuştur. Herkes evine çekilmiş; umudunu ve neşesini yitirmiştir sanki. Günün birinde, eşyasını bir eşeğin sırtına yüklemiş Münevver Hanım çıkagelir. Onun hayalleri, köyün en hayalci çocuğu İlyas’ınkilerden bile daha çılgın gibidir. Büyük şaşkınlık yaratan Münevver Hanım, İlyas’la birlikte tek tek kapıları çalmaya başlar; acaba köyü canlandırmayı başaracaklar mıdır?

Eski, 1989


 

2008 ilk, 2021 yeniden baskı:

Kimisi Berlin’den, Petrograd’dan, Kazan’dan, Ufa’dan, Taşkent’ten, Bahçesaray’dan, Kimisi ise İstanbul’dan, Zonguldak’dan, Konya’dan ve Anadolu’nun daha birçok yerinden çıkıp geldi.

Evvela 1917 Bolşevik devriminin sesini Asya’ya taşımak için Bakü’de, Doğu Halkları Kongresi’nde toplandılar. Sonra...

Devrimci coşkuyla 10 Eylül 1920’de, Türkiye’nin amele ve rençberlerinin öncü müfrezesini, Komünist Partisi’ni kurmak için bir araya geldiler...

Yabancı işgali ve iç savaşın kasıp kavurduğu Anadolu’ya dönme kararı aldılar.

Dört ay içinde hazırlanıp, yola çıktılar...

19 Aralık 1920’de Bakü’de başlayıp, 28/29 Ocak 1921’de Trabzon’da bitecek kanlı bir seyahatin kapısını araladılar.

   

Ancak paşalar ölüm fermanını çoktan vermişlerdi.

Emrah Cilasun, onbeşlerin katledilmelerinin yüzüncü yılında, arşiv belgelerine dayanan kapsamlı araştırması ile Mustafa Suphi ve Yoldaşlarını Kim Öldürdü? sorusuna ve bu konuda ileri sürülen tezlere cevap veriyor.


Onlar kamu yöneticilerinin ruh sağlığını tartışırken...

 

Neoliberalizm, çılgın Trump ve faşist komplo
 Taner Timur   Birgün Pazar
  ABD kamuoyunda “MAGA kalabalığı” (Make America Great Again Mob) olarak adlandırılan güruhun saldırısı, çıldırmış bir başkanın kışkırtmasıyla başlamıştı. Şimdi de herkes yaşanan “vahşet”in toplumsal nedenlerini ve olası sonuçlarını konuşuyor. Oysa ortalık hâlâ yatışmadı ve en büyük korku da 20 Ocak devir töreninin daha da vahim bir kalkışmaya yol açma olasılığı? 6 Ocak skandalını Cumhuriyetci çoğunluk da kınamış olsa bile, alarm zilleri çalmaya devam ediyor. YouGov anketine göre parti seçmenlerinin yarısına yakını da (yüzde 43’ü) işgali onaylamıştı!
  Oysa aynı yıllarda ABD’de kapitalizm de kabuk değiştiriyor, J. Haskel ve S. Westlake’nin “Kapitalsiz Kapitalizm” (Princeton Uni. Press; 2017) adını verdikleri bir yapılanmaya yol açıyordu. Bu kapitalizmde maddi yatırımların yerini hızla yazılım, marka, tasarım, Ar-Ge vb gibi alanlara yapılan “gayri-maddi” (intangible) yatırımlar alıyordu. Örneğin Microsft’ta maddi sermaye, şirketin piyasa değerinin ancak yüzde 1’i kadardı. Üretimde fizikî emeğin yeri giderek azalıyordu; örneğin toplam borsa değeri 5 trilyon doları aşan beş dev şirketin (GAFAM: Google, Apple, Facebook, Amazon, Microsoft) çalıştırdıkları işçi sayısı ancak 1,2 milyon kadardı. Bu gelişme gelir dağılımındaki eşitsizliği de hızla artırıyor, sınıf çelişkilerini keskinleştiriyordu.
  Bu kaygılar Trump’ın başkan seçilmesiyle bitmedi; aksine, daha da şiddetlendi. Demagog iş adamı Beyaz Saray’a oturalı henüz dört ay bile olmamıştı ki Yale, Harvard ve New York üniversitelerinden 27 psikiyatr bir araya geliyor ve ruh sağlığı olmayan bir başkanın “tehlikelerine” dikkati çekiyorlardı. Düzenledikleri konferansta (20 Nisan 2017), Amerikan Psikoloji Derneği’nin özel bir muayene yapılmadan kamu yöneticileri hakkında tanı konmasını yasaklamasına rağmen (Goldwater Rule), bu yasağı çiğniyor ve Hitler iktidara gelirken Alman aydınlarının ve psikiyatri derneğinin sessizliğini ibretle hatırlatıyorlardı. Bununla da kalmadılar, Trump tehlikesi hakkında bir de kitap yayımladılar. (The Dangerous Case of Donald Trump; Macmillan, 2017). Haklıydılar; dikkat çektikleri “tehlike” dört yıl sonra Capitol Hill’in işgaliyle çok daha vahim bir şekilde ortaya çıkacaktı.

Kasım 2020

     

Çeşitli biçimlerde tanımlanan yığınların karizmatik otoriter lider ve rejimlerle kurduğu ilişkinin psikolojik, toplumsal ve ekonomik olmak üzere çok boyutlu temelleri vardır. Kitlelerin kendilerine atfettiği toplumsal anlam kayda değerdir. “Tek adam”ların güç aldığı, adına hareket ettiğini iddia ettiği kitleler, bireyin ötesinde toplam bir anlama sahiptir. “Toplam” için hareket ettiğini iddia eden ve gücünü “toplam”dan alan, giderek otoriterleşen iktidarların yerkürenin neredeyse tamamında iktidar sahibi olmaya başladığı bu günlerde, elinizdeki kitap, kitle ile otoriter ve karizmatik lider arasında kurulan ilişkinin yenilenmiş yüzünü anlama çabasına katkı sunmayı arzu etmektedir.

15 Ocak 2021

ZOKEV

Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı, ZOKEV 2020 yılı ödüllerini açıkladı. ZOKEV 2020 Bilim Ödülü Doç. Dr. Ümit Kartoğlu’na, Kültür Ödülü Şehir Kültür ve Sanat Dergisi’ne, Eğitim Ödülü ise Öğretmen Işıl Uzun’a verildi.

14 Ocak 2021

Veda

 
"Hekimhan Grevi, Kayısı Çiçeği ve Faşizm” Kitabının Yazarı Yalçın Çilingir'’i Yitirdik 
Oşin’i (Yalçın’ı) 07.Kasım.1967 günü başlayan “Özel Okulların Devletleştirilmesi” yürüyüşünde İstanbul’da tanıdım.

Sonra doğup büyüdüğüm Zonguldak Kozlu’daki Ereğli Kömür İşletmesi Müessesi Kozu Bölge Müdürlüğü’nde maden mühendisi olarak göreve başladığında, dostluğumuz iyice pekişti ve 1975’de Yeraltı Maden İş Sendikası’nda tekrar buluştuk. 
Sendikanın Malatya Hekimhan’da Bilfer Madencilik Şirketi’ne ait işyerlerinde örgütleme ve eğitim sorumlusu olarak görev yaptığım dönemde, Hekimhan’a geldi ve “Hekimhan Grevi Kayısı Çiçeği ve Faşizm” adlı kitabı yazdı.

Teoman Abimizi (Teoman Öztürk) kaybettiğimizde, tabutunun başında “Teoman, bizi yalnız bıraktın, bunu bize yapmayacaktın” demişti, Yalçın…

Yalçın, şimdi ayni sözü ben sana söylüyorum: Yalçın, bunu bize yapmayacaktın… Bu yolculukta yıldızlar yoldaşın olsun. 
Raif Tokel

12 Ocak 2021

Söyleşi / Şiir


"Zonguldak emek şehri olma konusunda eskiden daha hareketliydi. Benim dönemimde çoğu şey talan edildi. Bu yüzden o eski havanın kalıntılarıyla yaşıyoruz gibi geliyor bana. Şehrin havasını hissetmek daha zor artık. Zaten meslek hastalıklarına, tedbirsizliklere bırakılan madencilerin ses çıkarması da engelleniyor. Tabii her şey tam olarak bitmiş değil. İlgi alanıma yakın olduğu için madenci ozanlardan bahsedebilirim şehrime dair. Bir gelenek madencilerin şiir yazması. Bunun son örneği Zonguldak’la, yerin altıyla ilgili bir şiir kitabı çıkaran Muharrem Akman ağabey. Yine kültürü korumak, iyileştirmek adına ZOKEV başarılı çalışmalar yapıyor. Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip’in isimlerini yaşatmak için büyük emek veren İbrahim Tığ var. İşçi direnişleriyle ilgili yazıları ve kitapları olan Can Kartoğlu var.

Fakat şiirlerime bunu pek yansıttığımı söyleyemem birkaç tanesi hariç. Şehrin tek bir özellik üzerinden gelişmemesi lazım. Zonguldak tarihi bir şehir gibi. Çoğu zaman puslu. Bu yüzden şairliğe (şairaneliğe) olumlu bir etkisi var."

07 Ocak 2021

Veda


Kemal Kuşhan'ı kaybettik
Zonguldak'ın sevilen isimlerinden Sosyalist ve demokrat kişiliği ile tanınan Kemal Kuşhan hayatını kaybetti.
Kuşhan’ın kalp damar hastalığı nedeni ile tedavi gördüğü öğrenildi.
Kemal Kuşhan'ın ölümü Zonguldak’ta sevenlerini yasa boğdu.

01 Ocak 2021

Mafya adayları: Şimdilik, millete değil havaya sıktılar!

  

  Yeni yılın ilk dakikalarında silah sesleri  

Zonguldak’ta 2021 yılına girdiğimiz ilk dakikalarda sokaklardan yükselen silah sesleri polisi alarma geçirdi.

2020 yılını geride bıraktığımız ve yeni yıla girdiğimiz ilk dakikalarda mahallelerden yükselen silah sesleri nedeni ile polis merkezine yapılan yoğun ihbarlar telefonları kilitledi. İhbarları değerlendiren ekiplerin harekete geçtiği öğrenildi.

 http://www.pusulagazetesi.com.tr/yeni-yilin-ilk-dakikalarinda-silah-sesleri-165237-haberler.html

                       


Kooperatif / Devrek

Kooperatif

 Devrek Güneşi

29 Aralık 2020

Yeni


Ali Çarman’ın çalışmaları, Türkiyeli emekçilerin Almanya serüveninin en eski kökleriyle en yeni dalları arasındaki sürekliliği gösteriyor. Bu aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik ve politik tarihinin de işçiler açısından bir özeti gibidir.

27 Aralık 2020

İzmir / (GMİS) Genel Sekreteri Hüseyin Kolçak

      

Rahatsızlığı nedeniyle İzmir’de tedavi gören Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Sekreteri Hüseyin Kolçak’tan haber var. Kolçak’ın eşi Yasemin Kolçak yaptığı paylaşımda tedavi sürecini aktardı.

Yasemin Kolçak “Şimdilik biz size gelemiyoruz ama sizleri çok özlüyoruz. Hüseyin ateşlendiği zamanlarda adının Zonguldak, yaşının 67 olduğunu söyleyecek kadar sizleri ve kentini çok özledi. O zaman ne yapalım, siz Hüseyin'e gelin. Kısa videolar çekip gönderin. Watsaptan sesli ya da yazılı mesajlar gönderin.“ diyerek şu ifadeleri kullandı:


Söyleşi:

Her Yer Seri Direniş

60’larda Ereğli’de işçi olmak, sadece kendisine değil bütün sınıfına ve kendinden sonra geleceklere yepyeni bir yol açmak demektir. Ereğli işçisi, Türkiye işçi sınıfına bir değil binlerce tohum bırakmıştır.

26 Aralık 2020

Yeni

Henüz 13 yaşındayken elektriğin, suyun, yolun, iletişim araçlarının olmadığı bir dönemde bir dağ köyünden her şeyi geride bırakarak, ayağında doğru dürüst ayakkabısı, üzerinde giysisi, cebinde parası olmadan umut yolculuğuna çıkan bir çocuk düşünün…

O çocuk tüm zor şartlara rağmen gittiği şehirde iş bulmuş, çalışkanlığıyla göz doldurmuş;  çok önemli kişilerle çalışmış, hizmet etmiş, hatta bir tarihe, Ereğli Demir-Çelik Fabrikalarının kuruluşuna tanıklık etmiş. Sürekli yenilenen hedefleriyle, çalışkanlığıyla, azmi ve enerjisiyle kendini geliştiren; henüz ilkokulu bitirmişken köyünden ayrılan o çocuğun, Şinasi BOZKURT’un hikâyesi…

Aynı zamanda azmin, mücadelenin ve emeğin hikâyesi…

Fotoğraflar:

H A Y A T
28 Aralık 2020'de Açık
 

23 Aralık 2020

     
"Kaldı ki, 12 Eylül asker yönetimi Türkiye'de işbaşından çekilmiş midir? Bence, hayır. Çünkü yasalar askerleştirilmiş, yasalara üniforma giydirilmiştir. Bir ülke, askerleştirilmiş yasalarla yönetilirse, hükümet sivil olsa bile, o ülkede asker yönetimi var demektir. Anayasa da içinde, pekçok yasanın değiştirilmesi zorunu burdan doğmaktadır."
Aziz Nesin
Halkının Sözcüsü Türk Aydınları, 1986
Soruşturmada, s.180
    

Dayanışma


 

22 Aralık 2020


Kalkınma Ajansları kimi kalkındırıyor? Usulsüzlüğe doymamışlar

Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların ‘yerinde ve etkin’ kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek için kaynak aktarmakla sorumlu Kalkınma Ajansları’nın, denetimsiz, mevzuatlara aykırı ve “hatalı” desteklemeler gerçekleştirdiği ortaya çıktı.

Sayıştay’ın Kalkınma Ajansları’na ilişkin 2019 yılı Denetim Raporu’na göre, İstanbul, İpekyolu, Doğu Karadeniz ve İzmir Kalkınma Ajansları’nın tümünde iç denetim yeterince uygulanmıyor. Proje sahibi kuruluşun temsilcisi, ajansın yönetim kurulu toplantısında kendi projesi için oy kullandı, on milyonlarca TL’lik kamu desteği aktarılan projeler, çürümeye terk edildi. (Birgün)

     

Dayanışma



21 Aralık 2020

Covid-19 meslek hastalığı sayılsın!

 

İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip:

    Bakanlığın meslek hastalığıyla ilgili olarak illere yazdığı yazı, kamuoyunda Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edildiği algısına yol açtı ancak bu yazı Covid-19 nedeniyle mağduriyet yaşayan sağlık çalışanlarının belgelerinin SGK’ye gönderilmesi prosedürünü anlatan bir yönlendirme yazısından başka bir şey ifade etmiyor.

    Nedensellik bağı. Yani sağlık çalışanları sağlık hizmeti verdikleri için Covid-19 nedeniyle daha çok hastalanıyorlar. Bir hastalığın toplumdaki diğer insanlara nazaran belli bir meslek grubunda daha çok görülmesi. Biz şimdi sağlık çalışanları için diyoruz ama hastalık verilerinin detayları açıklandığında kargo taşıyıcıları gibi bazı işkollarında daha fazla görüldüğü ortaya çıkabilir. 

    Sağlık çalışanları, meslekleri gereği diğer toplum kesimlerine nazaran ülkelere göre değişmekle birlikte 5-10 kat daha fazla hastalanıyor. Bu nedenle 120 ülkede sağlık çalışanları için bir meslek hastalığı olarak kabul görmüş durumda.  

    TTB ilk günden beri sağlık çalışanlarının yıllarca illiyet bağı ispatı ile uğraştırılmamasının mücadelesini veriyor. Örnekleri oldu, kabul edilmedi. Ama bu genelgede yine sağlık çalışanının Covid-19 infeksiyonunu hastane ortamında kaptığını ispatlamalı, yani hastalıkla bir “illiyet bağı kurulmalı” diyor. Bizler bu “illiyet bağı kurulursa” şartının kaldırılmasını istiyoruz. 

                 

20 Aralık 2020

Hediyeleriniz Kitap Olsun!

 

"Düşünmek müslümanlar tarafından
 terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler."
İbn-i Haldun

İbni-i Haldun, Ahmet Necip, Gece Kitaplığı

19 Aralık 2020

Dayanışma

SGK koronavirüsün 
meslek hastalığı sayılması 
işlemlerine 
dair yol haritasını belirledi

Maden / Belgesel

 

Ümit Kıvanç: 
Yaptığım hiçbir film Türkiye’de ana akım televizyonda gösterilmedi
Benim gibi birçok belgeselci ise “belgesel sinema” diye bir şeyin peşinde. Yani sinema o. Sinema olarak seyredilecek bir eser, her şeyden önce. Sinema olarak geçerliliği olmayan bir filme belgesel film diyemezsiniz. İkinci sorunuzsa olayı tamamlıyor. Bilgi vermeyen filme belgesel sinema ürünü gözüyle bakamayız. Yani belgesel film elbette bilgi taşıyacak. Ama bilgi deyince ne anlıyoruz? Bu illa kupürler büyütülerek, kamerayı kitap raflarında, haritalarda dolaştırarak aktarılacak bilgi midir? Ufak bir evde yalnız başına yaşayan, açıkça tarif edilecek herhangi bir özelliği olmayan insanın bir gününü de anlatabilirsiniz belgesel sinema yaparak. Bu da başka türlü insanlık bilgisidir. Kitabi bilgi aktaracaksanız bunun sinemasal yollarını bulmak zorundasınız, yaptığınız şeyin film olması için.

      

Yeni proje sayılmayabilir, ama mutlaka yapmak istediğim şeydi, benim 16 Ton filmini HD formatında, yeni tekniklerle, daha değişik estetikle yeniden yapmak istiyordum, bunu becermeye çalışıyorum, zihnimi toplayıp konsantre olabildiğim zamanlarda. O filmi çok önemsiyorum ve benden geride kalacak en önemli şeylerden biri olarak görüyorum. Eski PAL formatındaydı, animasyon kalitesi ve görsel kalite bakımından bugün hiç tatmin edici bulmadığım haldeydi. Şimdi yepyeni yüzle ortaya çıkacak, parıl parıl parlayacak diye seviniyorum.

On altı ton yüklersin, eline ne geçer
Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın
Aziz Peter beni çağırma çünkü gidemem
Ruhum şirkete zimmetli

16 Aralık 2020

Dayanışma

 

  İmzalar, Covid-19 meslek hastalığı sayılsın diye!

Zonguldak merkezde bir grup yurttaş “Uzun Lafın Kısası: Covid-19’u Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edin!” başlığı altında imza toplamaya başladı. Hafta içinde toplanan imzalar  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, TBMM Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı'na gönderilecek.

İmzacılardan fotoğrafçı İbrahim Akyürek konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Ankara Tabip Odası (ATO) 14 Aralık 2020’de Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayısını 230 olarak açıkladı. Aynı gün, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’nın, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nın Covid-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmeyen genelgesine Danıştay’da yaptığı itirazın kabul edilmediği haberini öğrendik.

Geçen ayın başında, Uluslararası Hemşireler Birliği, Covid-19 başladığından bu yana dünyada 1500 hemşirenin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu sayının, Birinci Dünya Savaşı'nda bilinen hemşire ölümleriyle aynı olduğu belirtildi.

Sağlık çalışanlarının sendikaları, meslek odaları, dernekleri aracılığıyla yaptıkları açıklamaların en başında Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi geliyor. Bu kadar yaygın bir talebin yerine gelmesi için daha fazla nelerin yaşanması gerektiğini bilmek istiyoruz. Çünkü, sağlığımızı emanet ettiğimiz insanların çalışma ve yaşam koşulları, moral güçleri hepimizi ilgilendiriyor.”    

5 Aralık 2020



Covid-19 
Meslek Hastalığı Sayılsın!

Covid-19 Meslek Hastalığı Sayılsın!

 

 Araştırma: 
Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden hemşirelerin sayısı Birinci Dünya Savaşı'ndakiyle eşitlendi

The Independent'ta yer alan habere göre, 130 ulusal hemşireler birliğinin toplandığı Uluslararası Hemşireler Birliği, Covid-19 pandemi başladığından bu yana 1500 hemşirenin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu sayının, Birinci Dünya Savaşı'nda bilinen hemşire ölümleriyle aynı olduğu belirtildi. 

Öte yandan ICN'nin topladığı ölüm sayısı verilerin erişilebilir olduğu 44 ülkeyi kapsıyor. Pandemi nedeniyle hayatını kaybeden hemşirelerin sayısının bundan daha fazla olabileceği vurgulandı. 

ICN'in küresel Koronavirüs vakaları üzerine yaptığı başka bir analiz ise dünya genelinde 20 bin sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş olabileceğini gösteriyor.

15 Aralık 2020

Burası İngiltere / Dert Aynı


50 yıl önce kurulan 
Amber Fotoğraf-Sinema Topluluğu 
kömür işçiliği tarihinin parçası olan okulu 
kurtarmaya çalışıyor.


 Amber: 

Ekrem Ekşi


  Bir kitap ve 40 yıldır süren cezasızlık hikayesi

Cezasızlığın bir politika olarak sürdürüldüğünü gösteren bir diğer olay da bundan yaklaşık 40 yıl önce gözaltına alınıp işkence ile öldürülen Ekrem Ekşi’nin dosyasında karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz günlerde Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından yayınlanan “Ben Kazandım-Ekrem Ekşi” kitabı işkence ile ölüm ve cezasızlık örneğine odaklanıyor.

      

Hastanede kendisini muayene eden Dr. Besim Yiğiter ve gözaltındaki pek çok ismin işkence gördüğüne dair ifade vermesine rağmen kendisine işkence yapanlar doğru dürüst yargılanmadı. Yıllarca Ekşi’nin ifadesini alan polislerin isimleri mahkemelere iletilmemiş, ölümünden 2 buçuk yıl sonra iddianame hazırlanmış. Bu sürecin sonunda ise polis Kadim Alptekin ve Osman Orduhan “öldürme kastı olmadan darp fiili neticesinde ölüme sebep olmak” suçundan TCK’nin 64. Maddesi ile aynı kanunun 251. 31 ve 33. Maddelerinden 6’şar yıl 8’er ay hapis cezası aldı. 2 polis memuru ceza almalarına rağmen yalancı tanıklar ve “itirafçı” ifadeleriyle uzatılan dava zamanaşımına uğradı.

09 Aralık 2020

Heykel


Margaret Thatcher'ın heykeli yumurta atma yarışmasıyla açılacak

Independent Türkçe'nin haberine göre, heykeltıraş Douglas Jennings tarafından yapılan ve 300 bin sterline mal olan bronz heykel, saldırıları önlemek için neredeyse kendi büyüklüğünde yüksek bir platforma yerleştirilecek. Kent Konseyi üyeleri, “Demir Leydi”ye doğduğu ve büyüdüğü yerde saygı duruşu niteliğinde olacak heykelin açılışı için gerekli parayı halkın bağışlarıyla ve yerel işletmelerin sağladığı finansmanla karşılamayı umuyor.
   

Bazıları da Thatcher'ın heykelini 2003’teki işgal sonrası Irak lideri Saddam Hüseyin’in yıkılan heykeline benzetti.

Facebook’ta duyurulan “yumurta atma yarışması” 8 binden fazla yorum alırken binden fazla kişi yarışmaya katılacağını bildirdi.

Britanya’da geçtiğimiz aylarda köle ticareti yapan Bristollu tüccar Edward Colston'ın heykeli yıkılmış, sömürgecilikle ilişkili tartışmalı tarihi kişilerin heykelleri de tahrip edilmişti.

“Demir Leydi” lakaplı Margaret Thatcher, 1979-1990 arasında ülkenin ilk kadın başbakanı olarak görev yaptı. Sendikal harekete büyük darbe vuran ve birçok alanda özelleştirmeleri hayata geçiren Thatcher, 2013’te hayatını kaybetti.

08 Aralık 2020

Şirket Kaynaklı

 

Denizler ve okyanuslarda en çok plastik kirliliği yaratan şirketler hangileri?

Peki her yıl denizlere dökülen tonlarca plastik nereden geliyor?

Uluslararası çevre koruma örgütü Greenpeace, "Plastikten Kurtulun" kampanyası kapsamında 42 ülkeden 10 bin gönüllünün yardımına başvurarak denizlerdeki plastik kirliliğini denetledi.

9 ay süren incelemelerin ardından yapılan 239 deniz temizleme operasyonunda toplamda 187 binden fazla plastik parçası toplandı.

Greenpeace, dünyanın farklı köşelerinden elde edilen örneklerle en çok plastik kirliliğine yol açan şirketlerin tespit edildiğini söylüyor.

Greenpeace'in bu çalışmasına göre Coca-Cola, Pepsi Co ve Nestle, küresel plastik kirliliğinin en büyük üç sorumlusu.

07 Aralık 2020

Söyleşi

 

  Salgın bizden en iyiyi ve en kötüyü aldı. Pek çok doktor ve hemşire bir başkasının hayatını kurtararak hayatını tehlikeye atmakta. Bence bunlar saf güzelliğin örnekleri. Doktorlar alkış istemeden hayatlarını tehlikeye atıyor. Kant'tan alıntı yapacak olursak: “Yapabilirsin, çünkü yapmalısın.” Sadece yapıyorlar. Bu yüzden koruyucu tedbirler ve maskelerle onurumuzun tehdit edilmediğini söylüyorum, aksine: Bu tedbirler insanlığımızın kanıtıdır.  

 SOSYOLOG VE FELSEFECİ SLAVOJ ZİZEK: 

"Yeni bir normal 
icat etmeliyiz"

 

06 Aralık 2020

Covid-19 meslek hastalığı sayılsın!

                      

"Sağlık emekçileri pandemi sürecinde hak ettikleri değeri görmedi"

Türk Hemşireler Derneği İzmir Şube Başkanı Ebru Melek Benligül, sağlık emekçilerinin hak ettiği değeri görmesini talep etti. Hemşireler olarak pandemi sürecinin ilk dönemlerinde ek ödemelerle, sağlık emekçilerinin sorunlarının gündeme getirilmesini doğru bulmadıklarını, gerekçe olarak yaşamın kutsallığını ve önceliğini gösterdiklerini dile getiren Benligül, "Bizler, kendi yaşamımız söz konusu olduğunda aynı özen ve değeri göremedik, görmüyoruz.
Kahraman sağlık ordusu ilan edilen bizlerin neredeyse her gün maruz kaldığımız şiddet, yorucu ve uzun çalışma süreleri, çok tehlikeli çalışma ortamlarında tüm risklerine rağmen yeterince alınmayan önlemler, bütün bunların yanında hayatımızı yeterince idame ettirmeye yetmeyen, adil ve emeğimizin karşılığı olmaktan uzak ücretlendirme sistemi, Covid-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kabul edilmemiş olması ülkemizde sağlığa ve bizlere verilen değeri de göstermektedir"
dedi.

                       

02 Aralık 2020

Yıl 2014

'Vardır senin renginde şehit madenci kanı’

Uğur Vardan    Hürriyet

Kara Elmas’la tek ‘resmi’ randevum ise Bursa Atatürk Stadı’nda oldu. Hangi takım cezalıydı tam hatırlamıyorum ama bir Altay-Zonguldakspor lig maçı Bursa’da oynandı. Futbol sevdamın ateşleyicilerinden teyze oğulları Erhan ve Ergün ağabeylerim, Ereğli’den kalkıp maça gelmişler, beni de götürmüşlerdi. Lakin o gün Lacivert-Kırmızılılar yerine bir futbol efsanemizi çıplak gözle izleme fırsatı buldum. Zonguldakspor maça gayet iyi başladı, oyun kontrolü, top hâkimiyeti, sağlı sollu ataklar hep Karadeniz ekibinin lehineydi. Ancak Siyah-Beyazlıların bir kontrasında kazanılan köşe atışında topun başına ‘Büyük Mustafa’ (Denizli) geçti. Sonrasında öyle bir falso verdi ki meşin yuvarlağa, Altay daha çok defansta takıldığı maçta golü buldu. Sonra aynı tablo tekrarlandı, Zonguldakspor tekrar oyuna hâkim oldu ve kaptan Muammer’le beraberliği sağladı. Ama sahneye yine ‘Büyük Mustafa’ çıktı ve yine bir köşe atışıyla Siyah-Beyazlı takımı 2-1 öne geçirdi ve mücadele bu sonuçla bitti. 'Karadeniz ekibi’, Türkiye’de sevgili Tanıl’ın (Bora) hatırlattığı üzere, emekli sendikacı Namık Aşçı’nın deyimiyle ‘İşçinin milli takımı’ misyonu taşımış bir simgeydi. Kökleri 1945’te kurulan Kömürspor’a dayanıyordu. Bu takım 1966’da Zonguldakspor’a dönüştürüldü. 

      

Ben aslında Zonguldak, bir başka işçi takımı olan Adana Demirspor ve Soma Linyitspor’un katılacağı bir turnuvayı da naçizane öneririm. Gerçi asıl önerim belki mesela İstanbul’da dünyadaki madenci takımlarının buluştuğu bir yaz turnuvası olacak ama bu hayalimin çok zor gerçekleşeceğinin de farkındayım. Mesela Liverpool, Shakhtar, ‘Ruhr havzası’nın takımları Dortmund ve Schalke’nin katılacağı bir turnuva ne büyük yankı yapardı...

 Uğur Vardan, 1964 yılında Zonguldak’ta doğdu.