19 Mayıs 2014

Kömür Kongresi Taşeron Salih'in yerinde toplanıyor...

    
Bozacının şahidi şıracı: Çinli çalıştıralım diyen patrondan Soma Holding’e destek
Bir süre önce yaptığı ‘İşçi bulamıyoruz, izin verilsin Çinli işçi çalıştıralım’ sözleri ile gündeme gelen Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası (ZTSO) Başkanı Salih Demir, hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada “O açıklama arkadaş ortamında oldu. Bir daha böyle bir çağrım olmaz” dedi.
http://www.sendika.org/2014/05/bozacinin-sahidi-siraci-cinli-calistiralim-diyen-patrondan-soma-holdinge-destek/ 

Çağdaş Mühendisler yerli taşeronun tezgahında toplanıyor:


Türkiye Kömür Kongresi 21-23 Mayıs'da Zonguldak'ta
Kongre, 1978 yılından beri iki yılda bir yapılıyor. Ulusal bir toplantı olarak başlayan bu kongre, kömür madenciliğinin hemen hemen her yönü ile ilgilenen ve dünyanın her yerinden madencilerin katıldığı uluslararası bir organizasyona dönüştü. Geleneksel olarak Türkiye’nin tek taşkömürü rezervlerinin yer aldığı Zonguldak’ta yapılmakta olan kömür kongrelerinde başlangıcından bu güne kadar 691 adet yerli, 96 adet yabancı bildiri sunuldu.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Bürokrasi Eğleniyor...

                                                                                         
KOCAMAN BİR PALAVRA:
“Emeğin Başkenti Zonguldak” 
İbrahim Akyürek
Metin Kaya ve ekibinin “100 Bin Kişiydiler” filmi sayesinde Madenci Grevi ve Ankara Yürüyüşü anıları sanki yeniden dirildi. İnsana suçluluk duygusu veren bir boşluk kapanmış oldu.
Günümüze kadar, yola çıkış tarihi olan 4 Ocak geldiği zaman anımsama yerel basına yansıyan kıytırık bir fotoğrafa ve sendikanın baştan sağma bir açıklamasına kalırdı. Zenginleri ve onların bürokratlarını çok seven yerel basın aslında o günü anımsamak bile istemezdi.
Bu yazının ana derdi, Metin’in filmi nedeniyle yapılan söyleşilerde ve ekibin Hayat Televizyonu’nda izlediğim uzun anlatımlarında bizim kentin “Emeğin Başkenti” vurgusu ile aşırı şişirilmesi! “mücadele”, “işçi sınıfı” ve “emekçiler” vurgunun öteki sözcükleri…
Felsefedeki karşılığı “idealizm” olarak açıklanabilecek bu tür şişirmeleri okuyunca bakın aklıma yakın geçmişten günümüze sıra sıra neler geliyor:
Kentimizde bir zamanlar Gima ile herkese açık Genel Maden-İş’in tüketim kooperatifi vardı. En son, şu anki sendika binasının yanındaydı. Her yeri dizi dizi marketlerin doldurduğu “Emeğin Başkenti”nde sınıfının işçisi olsaydı bu kooperatifi kapatmaya kimin gücü yeterdi?
Bir başka kooperatif madencilerin grev süreci boyunca şekillendi. Sarıyer’de bir konut kooperatifi gerçekleşti. Tepesine CHP kafalı, eşraftan patronlar dadandı. Bu kooperatiften mal edinen ve  yöneticilik yapanların kaçı işçi tanımını hak etti. Büyük depremden sonra değerini çok çok katlayan bu kooperatifin son durumunu şimdi kaçımız biliyor?*
Büyük yürüyüş sonrasındaki ilk 8 Mart kutlaması için kadınlar sendika binasında toplanmıştı. Madenci anıtına topluca yürümek için.. Ankara Yürüyüşü’nün en heyecanlı CHP’lisi, sendikacı Sabri Cebecik’in kadınlara önerisini nasıl unutabilirim; “Size bir araç verelim, anıta öyle gidin”. Kadınlardan Gülderen Ar’ın yanıtı: “Ama biz daha önce yüz bin kişi yürümüştük”.
1992’de Kozlu grizu patlaması sonrasında cenazeler neredeyse kentten kaçırıldı. Arkası açık araçlarda peş peşe giden cenazeleri görünce içimden “bu şehrin işi çoktan bitmiş” dedim. Tek resmi törenin Yenice’de yapıldığını biliyorum. O da aynı köyden (Tır Köyü) olan cenazeleri toplu uğurlamak için. “Emeğin Başkenti”nde cenaze kaçırmak mümkün mü? Hem de sendikanın onayıyla, resmi tören geleneğini bile terk ederek…
Genel Maden-İş’in seçimli bir genel kurulu vardı. Sendika, tabandaki bir avuç devrimci, sosyalist işçisinden (Onlar –bozguncu- olarak azarlanırdı zaten) çekinip polis çağırmıştı. Bir zamanlar günlerce süren grev yürüyüşlerinin bitim noktası olan sendika önündeki sokağın başına polisler yerleşmişti. Fotoğraf çekmeyi istemediğim üç beş andan birini barındırır o gün.
Cumhuriyet’in en önemli sanayi kenti olmaktan hoşnutluk duyarız. Konutları da içeren endüstri binaları yıkılırken “burada babamın, benim anılarım var” diye ortalığı birbirine katan işçi, aydın, sanatçı sahiplenmesi duydunuz mu?  Eski Halkevi binasını banka ve sonra mağazalara bırakan, İşçi Müdürlüğü’nü dümdüz eden, fotoğraflarda kentin vazgeçilmez tarihi görüntüsü olan eski Belediye Binasının dış cephesini yapay bir malzemeyle bir güzel kaplatan, bugünün palavradan cumhuriyet savunucusu CHP’nin tepesindeki  adamlara yönelik bırakın eleştiri yapmayı, bir soğukluk payı bile bırakmadı bizim yerel emekçi aydınlarımız.
Ocaklarda zorunlu çalıştırma yani mükellefiyet, CHP’nin tek parti zulmünün bölgemizdeki, batıdaki parçasıydı. Bu tarihi sürecin farkına vardıktan sonra bir zamanlar bu partiye oy verdiğim için üzüntü duydum, bu kentte CHP nasıl uzun süre oyların çoğunu aldı, diye sorguladım. Sonra, bizim eski komünistlerin üç-beşi sonradan neden CHP’lileşti, diye hayret ettim, acı duydum. Bu tersine yuvarlanışın nedenlerine kafa yordum, yoruyorum. Zonguldak “Emeğin Başkenti” olsaydı, mükellefiyetin başlangıç tarihi çoktan bilinip, her yıl o tarihte CHP binası önünde acılar paylaşılmaz mıydı?
Ya adım adım, yedire yedire özelleştirmeler, üretim alanlarını siyasilerin desteğiyle yerel eşraftan ailelere, dışarıdan gelen HEMA gibi dev şirketlere dağıtmalar…
Geçmişte, yerel Kanal Z Televizyonu’nda haberleri izlerken unutmadığım bir görüntü var: İlk kapatılan yerler arasında olan Çaydamar Ocağı önünde öfkeli işçiler çömelmiş bizim sakinleştiriciyi, sendikacı Sabri Cebecik’i dinliyor. Sonraki yıllarda taşeron şirketlerin ocaklara parça parça nasıl yerleştirildiğini herkes biliyor…
Şirketlerin kente, ocaklara girmesiyle; 12 Eylül öncesinin  komünistlerinden, devrimcilerinden üç-beşi, ilk kez moda deyimle “reel politika”ya bulaştı. İşçi sınıfıyla, patronla gerçekten tanıştılar. Çalıştıkları önceki kamu kurumunu nefretle anmakla kalmadılar, oradaki stratejik iş bilgilerini yeni patronlarına, yeni liderlerine verdiler. Herkesin fazlasıyla bildiği bu yeni ilişkiler, yeni konumlanmalar  “Emeğin Başkenti”nde ayıplanmadı bile…
Daha yakınlarda bir konuşmada, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin yeni açılan bölümleri arasında bulunan ve Güzel Sanatlar Fakültesi için düşünülen tarihi binaları soracak oldum. Meğer, bir zamanlar, çok kollu ailenin büyük kolu buradan geçmiş ve milletin arazisinde kolunu şöyle bir dolandırmış ve ”ben burayı müze yaparım” demiş.
Emeğin Başkenti”nde Müze ve Kent Tarihi; düşünsel olarak iki-üç parçalı, üstelik içten sıkıntılı üç-beş eski solcunun yeni liderlerinin aklına, gündemine bir “fantezi” olarak sokmayı başardığı tarihsel sermaye oldu artık.
Zonguldak gibi küçük bir taşra kentinde bulunmanın en faydalı yanı kişisel deneyimlerimizin çokluğudur. Orta ve büyük boy kentlerde deneyimler azalır, medyada işlenmiş bilgilerle donanırsınız. Gerçeğin payı size gelene kadar ufalanır. Bu nedenle günümüzde ufak taşra aydınının kitaplarla sağlaması yapılmış, olgunlaşmış deneyimi daha özgün oluyor.
iakyurek1@hotmail.com
Üstteki Fotoğraf: Birol Üzmez
 4 Ocak 2010 
      
                                                                                        

17 Mayıs 2014

Soma


Soma'daki TTK ekibi kurtarma çalışmasında yaşananları anlattı
Tüm Türkiye'den binlerce tahlisiyecinin beş günde çok büyük bir çaba göstererek çalıştığını belirten TTK ekibi, madendeki yangınla ilgili olarak ilgili kritik bilgiler verd
Ekip yangının alevli bir yangın olduğunu ve yangının etkisiyle ahşap tahkimatların kendini tutamadığını ve galeri tavanlarında göçükler meydana geldiğini belirtti. Üretim yapılan işletmenin kimi yerde çelik, kimi yerde beton tahkimat kullandığını belirten uzman ekip ayrıca kamuoyunda merak edilen kömür tozunun patladığı iddialarını da kesin bir şekilde yalanladı. TTK ekibi bu iddiayla ilgili olarak, “Kömür tozunun patlaması gibi bir şey yok. Yeraltında bu tür felaketler hiç bir ipucu bırakmaz. Yüzlerce metre alanı kaplar" ifadesini kullandı.http://t24.com.tr/haber/somadaki-ttk-ekibi-kurtarma-calismasinda-yasananlari-anlatti,258639

16 Mayıs 2014

Soma'ya Ağıt


Türküsüz Kentten Madenciye Ağıt 
Şair Muzaffer Tayyip Uslu Edebiyat Kulübü Soma maden kazasında hayatlarını kaybeden madencileri anmak için bir araya geliyor. Acıyı en iyi anlayabilecek şehirlerden biri olan Zonguldak, tüm Türkiye’yi yasa boğan bu hazin kazayı en çok ruhunda hisseden şehirdir. Ateş her zaman olduğu gibi bugün de düştüğü ocakları yaktı, kavurdu. Kim bilir kaç annenin eli bağrında, kaç evladın gözleri yollarda kaldı hiç gelmeyecek yolcuyu beklerken. Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri de bu olaydan duydukları üzüntüleri şiirleriyle dile getirip hayatlarını kaybeden madenciler için bir anma etkinliği hazırladılar. Etkinlik, 16 Mayıs 2014 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda saat 17.00’de yapılacak .

14 Mayıs 2014

Dayanışma

Güney Amerikalı maden işçilerinden Soma grevi
Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağında trafo patlaması neticesinde ölen işçi sayısı artmaya devam ediyor. Facianın ardından bir tepki de Güney Amerikalı maden işçilerinden geldi. Soma’da ölen ve yaralanan işçiler için Küba, Bolivya ve Venezuelalı maden işçileri, 1 günlük iş bırakma ve 3 günlük yas kararı aldılar.http://www.sendika.org/2014/05/guney-amerikali-maden-iscilerinden-soma-grevi/

10 Mayıs 2014

Belediyenin işleri öğrencilere kaldı:


Üniversitelilerden Maden Şehitlerine Saygı
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü öğrencileri, kentteki Maden Şehitleri Anıtı, Uzun Mehmet Anıtı ve Maden Şehitleri Mezarlığı'nda temizlik ve çevre düzenlemesi yaptı.
2'nci sınıfta eğitim gören 44 öğrenci, sosyal sorumluluk projesi kapsamında şehit madencilere saygılarını ifade edebilmek için süpürge, bez ve fırçaları ellerine alarak temizlik çalışması yaptı. İki gruba ayrılan öğrenciler, başlarına madenci baretlerini takıp önce Liman Caddesi'ndeki Maden Şehitleri Anıtı ve Milli Egemenlik Caddesi üzerindeki Uzun Mehmet Anıtı'nı temizledi. Anıtların etrafını süpürüp çöpleri toplayan öğrenciler, şehit madencilerin isimlerinin yazılı olduğu pirinç levhaları da parlattı.http://www.haberler.com/universitelilerden-maden-sehitlerine-saygi-6009848-haberi/

07 Mayıs 2014

Tenis


ZONGULDAK MİNİK TENİS ŞAMPİYONLARINI AĞIRLIYOR
Şehrimizin tenis sporundaki büyük temsilcisi Zonguldak tenis deniz ihtisas Kulübü bir kez daha büyük bir organizasyona imza atmaya hazırlanıyor.
Zonguldak tenis deniz ihtisas Kulübü 8 Mayıs 2014 Perşembe günü başlayarak 11 Mayıs’a kadar 4 gün sürecek olan 8-9-10 yaş Türkiye Şampiyonasına ev sahipliği yapacak. Kurulduğu 1951 yılından bu yana bir çok büyük organizasyona imza atarak şehrimizi tenis sporunda çok iyi temsil eden bu güzide kulübümüz bir kez daha şölene hazırlanıyor.

01 Mayıs 2014

Atıl köy okulları

       
Çırgan Köyü İlköğretim Okulu 
neden kültür noktası olmasın!
Kozlu'ya bağlı Yukarı Çırgan Köyü İlkokulu, çevremizdeki atıl köy okullarından sadece biri. Son yerel seçimler öncesi ahır olarak kullanılan okul yeni seçilen muhtar ile birlikte hayvanlardan kurtarılmış, ancak gübre yığını okulun tüm tabanını kaplamış durumda. Amasra Kaymakamlığı'nın köylülerle işbirliği yaparak terk edilmiş 10 köy okulunu  kermes, kurs, kütüphane, aşure günü gibi kültür buluşmalarına açtığı biliniyor. Ayrıca; Herkes İçin Mimarlık gönüllüleri, başlattığı Atıl Köy Okulları Projesi ile atıl kalan ve sayıları binlere ulaşan köy okullarına yeniden işlev kazandırma hedefiyle bugüne kadar Ordu, Edirne ve İzmir'de projeler geliştirdi ve tasarım çalışmalarını tamamladı. Geçtiğimiz günlerde Zonguldak SergiOdası Çırgan Köyü'nü gezdi, atıl köy okullarının kültür ve doğa buluşmaları için canlandırılmasını programına aldı.

30 Nisan 2014

İş Cinayetleri

İşçi aileleri talepleri için Ankara'daydı

27 Nisan’da düzenledikleri etkinliklerde İstanbul/Davutpaşa, İstanbul/Esenyurt, İstanbul/Özel Doğa Hastanesi, İstanbul/BEDAŞ, İstanbul/Arka Sıradakiler dizi seti, Muğla/Milas-Güllük, Zonguldak/Kozlu, Ankara/Ostim-İvedik ve Van/Bayram Otel’de iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin aileleri olarak belirledikleri 10 kişilik heyetle ziyaretleri gerçekleştirme kararı aldılar.
28 Nisan Pazartesi günü gerçekleştirilen ziyaretler ve yapılan görüşmeler dahilinde yapılan görüşmelerin sonuçları şöyle;

29 Nisan 2014

Yeni Zonguldak Kitapları

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ YAYINEVİ KURULDU 
Son dönemde yayımladığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) kendi yayınevini kurarak çalışmalarına hız verdi. 1 ve 2 numaralı yayınlarında Zonguldak’a yer veren Yayınevinin çalışmaları büyük beğeni topluyor.

Bülent Ecevit Üniversitesi yayınevini kurarak yükseköğretim sistemimiz içerisinde kendine ait yayınevi bulunan az sayıda üniversiteden biri olmayı başardı. Bu gelişme ile birlikte Bülent Ecevit Üniversitesi akademisyenleri, alanlarında yaptıkları çalışmaları artık Üniversite yayınları arasında çıkarabilecekler. BEÜ yayınevinde Üniversite dışından araştırmacıların yayınları da basılabilecek. Özellikle son dönemde Zonguldak ile ilgili yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken Bülent Ecevit Üniversitesi, bu yayınları artık kendi yayınevi aracılığıyla okurlarla buluşturabilecek. Kısa süre önce "Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Belgelerle Zonguldak" ile "Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı" isimli çalışmaları yayımlayan BEÜ’de şehirle ilgili çalışmalara devam ediliyor. Son üç yılda yayın hayatına başlayan altı akademik dergi ile bir marka haline gelmeyi başaran Bülent Ecevit Üniversitesi kurduğu yayınevi ile bu başarısını taçlandırmış oldu. Çalışmalarına hızla başlayan yayınevi kısa süre içerisinde iki yayının basımını tamamlayarak önemli bir başarıya da imza attı. "Zonguldak İlinde Göçün Sosyo-Ekonomik Nedenleri ve Alınabilecek Tedbirler" ve "Zonguldak İl Merkezinde İntihar Davranışının Yaygınlığı, Sosyodemografik, Klinik ve Ailesel Risk Etkenleri" isimli iki eserin basımını tamamlayan yayınevi, yeni çalışmaları bilim dünyasına sunmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. 
          

22 Nisan 2014

285


 Bakanlık: Madende 3 yılda 285 kişi öldü
Manisa Soma’daki Darkale Maden Ocağı’nda 20 Ekim’de meydana gelen göçükte Yunus Güçlü isimli bir işçinin hayatını kaybetmesi üzerine BDP Milletvekili Ayla Akat Ata bir soru önergesi vererek, 700 maden işçisinin iş bıraktığını hatırlatmış ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in sorularının yanıtlamasını istemişti.

Sorular üzerine Bakanlık 2010, 2011 ve 2012 yıllarında “kömür ve linyit çıkarılması, metal cevheri madenciliği ve diğer madencilik ve taş ocakları” sektörlerinde 285 işçinin “iş kazası ve meslek hastalığı” sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti.

17 Nisan 2014

Direniş

Yatağan işçileri: Ankara’ya selam kavgaya devam!
Yatağan ilçe çıkışında bir araya gelen maden ve enerji içileri buradan şehir merkezindeki madenci heykeline kadar, santrallerin ve maden ocaklarının özelleştirilme kapsamından çıkırılması talebiyle yürüdü.
http://www.evrensel.net/haber/82463/yatagan-iscileri-ankaraya-selam-kavgaya-devam.html#.U0_BI1eLz3I 

14 Nisan 2014

Kadın Maden Mühendisleri

Maden ocağında biraz erkekleştik!
Öznur Güneş - Atilla Öksüz   Milliyet
Ablasının önerisiyle maden mühendisliği okuyan Emine Uzun, ilk kez madene indiğinde duyduğu o kokunun etkisiyle mesleğe bağlanıyor... Madende erkek egemen bir ortamın olduğunu belirten Uzun, “Bizim tavırlarımızda da biraz erkekleşme, kabadayı gibi davranma olmuş olabilir” diyor.
http://gundem.milliyet.com.tr/maden-ocaginda-biraz-erkeklestik-/gundem/detay/1866608/default.htm?ref=OtherNews

12 Nisan 2014

Çaycuma Kültürü İstanbul'da


Taşeron

Savcıya göre Kozlu'daki madeni taşerona veren TTK sorumlu
Kozlu’da geçen yıl yaşanan ve 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan metan gazı patlamasını soruşturan Zonguldak Savcılığı, uzmanlığı bulunmayan taşeron şirkete birinci derecede gazlı maden ocağını teslim ettiği ve şirketi denetlemediği için Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Rıfat Dağdelen ve 5 yönetim kurulu üyesi hakkında, ‘taksirle birden çok kişinin ölümüne neden olma ve görevini kötüye kullanma’ suçlamasıyla işlem yaptı.
İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre; savcılık, TTK yöneticileri hakkında soruşturma açmak için Enerji Bakanlığı’ndan izin istedi. Fakat Bakanlık, ihalenin taşeron şirkete verilmesi ile ölümler arasında bağ olmadığını iddia ederek, soruşturma izni vermedi. Savcılık da bu kararın kaldırılması için geçen 4 Mart’ta Danıştay 1. Dairesi’ne başvurdu.
http://t24.com.tr/haber/kozludaki-madeni-uzmanligi-bulunmayan-taserona-veren-ttk-suclu/255781 

 

10 Nisan 2014

Yatağan


Yatağan İşçileri
"Yağma, Talan, Soygundur Özelleştirme" Dedi 
Tes-İş ve Türkiye Maden-İş sendikaları adına ortak açıklamayı okuyan Tes-İş Genel Başkan Yardımcısı Hasan Tahsin Zengin, hükümetin yerel seçimlerin galibi olduğunu, ancak bu galibiyetin "Ben yaparım oldu" anlayışının hakim hale gelmesine neden olmaması gerektiğini söyledi. Vatanseverliğin ve vatan hainliğinin çok konuşulur olduğunu kaydeden Zengin, "Birbirlerine vatan haini diye seslenip, kendilerine vatansever sananlar var. Amam gelsin görsünler, gerçek vatanseverler burada" dedi. İşverenlere ve hükümete seslenen Zengin, "Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, Zonguldak Çatalağzı termik santralleri ve madenleri için teklif vermeyin. İhalelere girmeyin."
http://www.haberler.com/yatagan-iscileri-yagma-talan-soygundur-5892507-haberi/ 

Çaycuma

Çaycuma'nın Manda Yoğurdu Türkiye Yollarında
Ziyaretten memnuniyetini belirten Aynur Çakar, Çaycuma Manda yoğurdu olmak üzere kestane balı, avda tatlısı, kiren ekşisi, sirke, pekmezler, keş ve makarna gibi değişik yöresel ürünleri üretip Türkiye'nin her yerine gönderdiklerini ve bölgenin ulusal markası haline geldiklerini beyan etti http://www.haberler.com/caycuma-nin-manda-yogurdu-turkiye-yollarinda-5891926-haberi/

05 Nisan 2014

Kitap

  Tuğrul Atasoy'dan yeni iki kitap  
Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda görev yapan H.Tuğrul Atasoy'un geçen yıl yayınlanan Bir Nöroloğun Gözünden İnsan Neden Sanat Yapar? kitabına Olduğu Gibi isimli yeni kitabı eklendi. Atasoy'un Yeni Yetenlere, Sormadan Gidilir Bazen ve Yarının Dünüdür Bugün isimli üç kitabı daha var. Bilim ve Gelecek Dergisi'nde yazıları da yayınlanan yazarın kendisiyle yapılan şöyleşi bu ay çıkan ZonKişot Dergisi'nde yer aldı.
      

02 Nisan 2014

Bakkalların market olması için ne gerekir?


                                                                                                                                              

Açılın Mısır’ın bakkalları, 
BİM geliyor! 
 İbrahim Akyürek 

Dün Irak, Tunus, Mısır, Libya; bugün Suriye konusundaki haberlere/yorumlara baktığınız zaman sanki bir futbol maçının teknik açıklamasından sözediliyor. Birbirine girmiş taraflar yani mezhepler, halklar, milletler... Yüzdeler, rakamlar, isimler... 
Dünkü politik baş aktörler, bunlara neler olacağı, yeni beklenen isimler... Giderilmesi gereken hedefler; işsizlik, yoksulluk; ulaşılması çizilen hedefler; demokrasi, reform, değişim, diktatörlerin gitmesi...
Hangi ülkeler hangi ülkeleri destekliyor... ABD, AB, Rusya, Çin, Müslüman Kardeşler, Hamas olup bitene nasıl davranır falcılığı...
Ortalıkta dolaşan strateji uzmanlarının o soğuk, dingin, sanki maç sonucu tahmin etmeye ayarlanmış, özgüvenli suratları insanı tedirgin ediyor. Bu insan acısını hissetmeye kapalı suratlar aradan çekilse de sorunu doğrudan yaşayanları dinlesek beklentisi artıyor.
Dikkat edin strateji uzmanları hiçbir zaman bize doğrudan paradan yani ekonomik sistemden, ezenden-ezilenden, sömürenden-sömürülenden sözetmiyor. 
1990’ların başından bu yana Yugolavya’dan kaç tane devlet çıkardılar. Avrupa’nın ortasında Paris’e, Berlin’e, İstanbul’a birkaç saat uzaklıktaki yerlerde binlerce insan öldü. 12.Yüzyıldan kalma tarihi, turistik kaleler, binalar yüzyıllar sonra bombalarla yeniden tanıştı. Olanı biteni anlatmaya çalışan kitaplara, yazılara baktığınız zaman yine haritalar, mezhepler, halklar, yüzdeler, demokrasi, reform, özgürlük, liberalizm, petrol, Obama, Putin, yatırımlar…
Ancak yaşamın akıp giden gerçeğinin gazetelerden, sol yayınlardan gerçekleşen sızıntılarına baktığınız zaman kafada şimşekler çakmaya başlıyor.

BİM, artık Mısır’a girecekmiş   
Bu yılın Mart ayında gazetelerde bir haber yer aldı. BİM, artık Mısır’a "girecekmiş". Aynı haberin bir başka başlığına göre Mısır’ı “fethedecekmiş”. Nedenlerden biri bu ülkenin Ortadoğu’nun üretim üssü olması, diğeri parakende pazarının %95’inin bakkallardan oluşmasıymış. Bu da ciddi bir potansiyelmiş. 

Bu haberdeki ve öteki tüm ekonomi haberlerinde rastlanan, giderek yaygınlaşan “girme”, “üs”, “strateji”, “fetih” sözcüklerinin savaş/şiddet terimleri olduğunu öncelikle anımsatayım. Sonra, fethedilecek alanın Müslüman bakkalların bölgesi olduğuna ve bizdeki BİM’lerin kapısını Cuma namazı saatlerinde kapattığına dikkatinizi çekeyim. 
Marketlerin bakkallara saldırması benim için yeni değildi aslında. 1977'den bu yana İsveç’de yaşayan, kapitalist yabancılaşmayı iyi tanıyan Muammer Özer’in bıraktığı kısa filmleri, belgeselleri çeşitli etkinliklerde gösteriyorduk. Yönetmenin göçmenlerin aşağılanmasını konu alan kısa filmlerinden birinde (yanılmıyorsam 1980 yapımı "Toprak Adam") üzerinde “Market” yazan maket biçiminde tasarlanmış bir canavar dişleriyle bakkalları yiyordu. O yıllarda (90’ların hemen başı) az sayıda Gima, Migros ve kamu-sendika kooperatifleri dışında büyük satış noktaları yoktu. Her endişeli sanatçı gibi Yönetmen bakkalların başına gelecekleri önceden sezdirmeye çalışmıştı.
Sadece bakkal-market, küçük-büyük ilişkisi bile “Arap Baharı”nın içeriğini; ya da Irak’ın, Yugoslavya’nın işinin bitirilmesi ile ne yapılmak istendiğini açıklıyor. Daha fazlasıyla 24 Ocak yeniden yapılandırma programlı 12 Eylül darbesi ile Türkiye’nin işinin bitirilmesini açıklıyor.
BİM haberi durumu açıklamada yetersiz derseniz, ülkemize gelen Kosova Başbakan Yardımcısı'nın geçen Nisan ayında gazetelere yansıyan çağrısını aktarayım. Ülkesinde ABD ve uydusu Türkiye’nin bayrakları, sermayesi dalgalanan bu çılgın kadın madenleri, tütün-tekstil fabrikalarını, elektrik dağıtımını özelleştiriyoruz, ne olur Kosova’ya gelin diye yalvarıyor neredeyse.
Ya Irak’ın Kuzeyine ne dersiniz? Türkiye'den 1200'e yakın şirket buralarda cirit atıyormuş. Bu şirketlerin AKP’li, MHP’li, CHP’li, BDP’li patronları; kasası kocaman “Alevi, Sünni, Kürt, Arap, Şii, Laz, Çerkes, Gürcü” ortakları Erbil’de yükselen taze devletten payını alırken; yoksul-çaresiz gençlerin payına da emeklerini satmak, borç, göç, mayın, bomba, şehitlik düşüyor.

Karikatür: Mete Arif Tokmak
28 Temmuz 2012
iakyurek1@hotmail.com



                                                                                                                     

Toplantı



 TÜRKİYE 19.KÖMÜR KONGRESİ  
 ZONGULDAK'TA  TOPLANACAK     
Türkiye 19.Kömür Kongresi 21-23 Mayıs 2014 tarihlerinde TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi tarafından, Zonguldak'ta düzenlenecek. 
Türkiye Kömür Kongresi 1978 yılından beri iki yılda bir yapılıyor. Ulusal bir toplantı olarak başlayan bu kongre, kömür madenciliğinin hemen hemen her yönü ile ilgilenen ve dünyanın her yerinden madencilerin katıldığı uluslararası bir organizasyona dönüşmüş bulunuyor. Türkiye 19.Kömür Kongresi'nde işlenecek konular şöyle:

01 Nisan 2014

Soğuksu Şehir Kitaplığı

Soğuksu Şehir Kitaplığı'nda 
Özel Bölüm Mümtaz Sosyal'a ayrıldı
Zonguldaklı yazarların ve Zonguldak'ı yazan yazarların kitaplarını sergileyen Soğuksu Şehir Kitaplığı'nda özel bölüm Gazeteci-Yazar, Anayasa Hukuku Profesörü Mümtaz Sosyal'a ayrıldı. 
  Mümtaz Sosyal Kimdir?
1929 yılında Zonguldak'ta doğdu. Galatasaray Lisesi'ni, ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (1953) bitirdi. Bu okulda Anayasa Hukuku Profesörü olarak uzun yıllar ders verdi.
1961'de Kurucu meclis Anayasa Komisyonu üyeliği yaptı. 1963'de SBF'de doçent, 1969'da profesör olan Soysal, 1971 yılında aynı fakültenin dekanlığına seçildi. 18 Mart 1971'de de dekanken Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca gözaltına alınıp tutuklandı. 1968'den beri okuttuğu Anayasa'ya Giriş ders kitabında komünizm propagandası yapmakla suçlandı, 6 yıl 8 ay ağır hapis, 2 ay 20 gün Kuşadası'nda emniyet gözetimi altında bulundurulmaya ve kamu haklarından ebediyen mahrumiyete mahkum edildi. Toplam 14.5 ay Mamak Cezaevi'nde kaldı.
Forum, Akis, Yön, Ortam gibi dergilerde Yeni İstanbul, Cumhuriyet, Ulus, Barış, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde yazarlık yaptı. 1962 yılında arkadaşlarıyla birlikte Sosyalist Kültür Derneği'ni kurdu. 1969-71'de Akdeniz Sosyal Bilim Araştırma Konseyi Başkanlığı, Uluslarararsı Af Örgütü ikinci başkanlığı görevlerini yürüttü. 1991 seçimlerinde SHP listesinden Ankara'dan kontenjan adayı oldu ve Meclis'e girdi.

http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=1889

27 Mart 2014

Yarışma

Madencilerden kısa film yarışması
Yaşamımızda bu denli vazgeçilmez olan maden ve sürdürülebilir madenciliğin öneminin bugüne kadar yeterince anlatılmamış olduğu gerçeğinden hareket eden Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, düzenleyeceği Kısa Film Yarışması için İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ile işbirliği yapacak...http://www.gercekgundem.com/kultur-sanat/33970/madencilerden-kisa-film-yarismasi

26 Mart 2014

Filyos


Zonguldak'ta Beklenen Tren Seferleri Başladı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Zonguldak-Karabük-Irmak hattı demiryolunda başlatılan çalışmaların sonuna yaklaşıldı. Yaklaşık iki yıldan bu yana devam eden çalışmalar doğrultusunda Zonguldak-Filyos arasında test sürüşlerine geçildi. Yapılan test sürüşlerinin ardından Sabah ve akşam olmak üzere dört tren seferi başladı. Yarı hızlı dizel olarak bölgede çalışacak trenlerin, vatandaşların rahat yolculuk yapması için DM tipi vagon olduğu kaydedildi. İlk sefer bu Sabah 06:10'da Zonguldak'tan başladı. Saat 06: 45'de Filyos garına gelen tren buradan saat 07:00 itibari ile yolcusuyla Zonguldak garına hareket etti.
 Kalkış saatleri:  http://www.tcdd.gov.tr/
http://www.haberler.com/zonguldak-ta-beklenen-tren-seferleri-basladi-5830261-haberi/ 

25 Mart 2014

Genç Sanatçılar Sizi Bekliyor




Sena Avcı Sergisi başladı
Genç sanatçı Sena Avcı’nın ilk kişisel sergisi 24 Mart 2014’de SergiOdası’nda açıldı. Hergün 12.00-18.00 arası gezilebilen sergi 6 Nisan’da bitiyor. Sergi üzerine yapılan açıklamalı değerlendirme ise 3 Nisan Perşembe günü saat 17.00’de yine aynı yerde yapılacak. 10 Şubat 2014 tarihinde Dilek Arslanoğlu sergisiyle başlayan Firdevs Çankaya, Bora Arkan sergisiyle devam eden "Genç Sanatçılar Sergi ve Söyleşi" Serisi Haziran ayı ortalarına kadar sürecek.